İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Geçmişte Kemalizm’in demini, ılımlı İslam suyu ile açmak isteyen Batı, Kemalizm zatında oluşan bağnazlık direnince bir terbiye etme hamlesine başvurmuş, bu da Fetö’nün devletin kılcal damarlarına yerleşmiş kadroları eliyle Ergenekon ve Balyoz operasyonları şeklinde tecelliye gelmişti. Ne yani? ABD lokomotifli Batı katarı, Kemalizm’den kurtulmak, onu vadinin en derin yerinde camdan atmak mı istemişti?
Elbette Kemalizm’den bir gün, ondan daha kara ve küfür hesabınca daha kârlı bir aparat bulunca hepten kurtulmak da isteyebilirler ama o zaman için muratları Kemalizm’i sadece terbiye etmekti. Hatta bu süreçte, bağnaz Kemalizm’e basın üzerinden “Ayağını denk al!” nevinden sinyaller gönderilmiş, Mustafa Kemal’in Yahudi olabileceği ihtimallerini bıyık altından dillendiren röportajlara gazete sütunlarında boy göstertilmişti. Neticede olanlar oldu, Kemalist ekabirliğin kuyruğu bir süre bacakları arasına sıkışık bırakıldı, bu süreçte Ak Parti ile Fetö senkronize çalıştı ama mukadderat, bir süre sonra Fetö bütün kontrolü ele almak isteyince çarşı pazar gene karıştı, eski iş birliği yeni düşmanlığa dönüşürken, Ak Parti ile Kemalist jakobenizm arasındaki eski düşmanlık da yeni bir iş birliğine çevriliverdi. Bu iş birliğiyle ortaya, Ak Parti yeşiline az Kemalizm karası, Kemalizm karasına ise az biraz Ak Parti yeşili katmak suretiyle “Yeşil Kemalizm” denebilecek yeni nesil bir anlayış çıkartıldı. Böylece hem Kemalizm yeniden zinde kılınmış, hem de eski muarızlar eliyle sistem tadilat görmüştü. Üstelik tadil edilmiş bu sistemi eski muarızları da artık sahiplenir olmuşlardı…
Anadolu’ya İslam’ı bir Ağustos günü Alpaslan sokmuştu ve Anadolu’dan İslam’ın çıkarılmasına bir Ağustos günü Mustafa Kemal engel olmuştu! Yeni amentünün en önemli iman maddesi bu idi ve tek tek her ferdin içine de pompalanmalıydı!
Eski mahallenin, toz toprak içinde oynayan ve biri elindeki muzlu gofletten diğerine bir dilim veren, diğeri de bunun karşılığında ona elindeki kakaolu gofletten bir dilim vermeye razı olan iki çocuğu gibi, taraflar ortada buluşmuş ve kendi şahsiyetlerini Ataslan ya da Alptürk diye tesmiye edilebilecek yeni ve trans cins bir insan modelinde eşitlemişlerdi!
Şimdiki günler, Ataslan ya da Alptürk eliyle Muhammed Alpaslan’ın kemiklerini sızlatacak örtülü bir gaflet ve ihanet tavrıyla sürüp gitmekte!
Hey gidi günler!
İslam’ı İslam aleyhine kullanma sanatının ustaları, Müslümanları Müslümanlığın aleyhinde çalıştırırlarken, sessiz sedasız ve gümbürtüsüz zımbırtısız geçen günler!
Müslümanlık davasına patinajlar çektirilirken, Müslümanlık düşmanı rejime tamiratlar yapılıp tadilatlar gördürülen günler!
Şimdi de İran’da, İslamî vahdetin böğrüne bir bıçak gibi saplı duran İran rejimine, kontrollü bir karşı devrim masalıyla mafsallarından itibaren bir tadilat ve tamirat süreci yaşatılmakta!
İran’da, dünya medyasına da yansıyan ve başörtü kuralına uymadığı için alındığı gözaltında ölen bir kız vesilesiyle çıkmış gösterilen kriz, gerçekte İran için başlatılan bir anjiyo sürecidir ve bu manada bu kriz hastayı öldürecek cinsten kontrolsüz bir kalp krizine değil, hastalığı, bütün mahfilleriyle tespit ve tedavi etmeye yönelik kontrollü bir görüntüleme operasyonuna taalluk etmektedir. İran içinde konuşlanan ve en uygun fırsatta ortalığa çıkarak İran rejimini tepetaklak etmeye odaklı rejim muhalifi unsurlar böylece, anjiyo ile görüntülenen damar tıkanıklıkları gibi İran rejimine malum kılınacak ve bir gün bir kalp sektesine sebep olmasınlar diye de stentlerle giderilecekler…
İran’da da olan budur!
Zira İran rejimi hâlâ bölgede, Türkiye’de Kemalizm nasıl lazım ise öyle lazımdır, bu manada ikisinin de elektrik vererek öldürmek yerine, elektroşok vererek doğrultmak gibi yöntemlere tabi tutulmaları, tadilat ve tamirata sokulmaları da gayet normaldir… Zira Kemalizm, İslamî vahdet başını Türkiye şahsında mengenesiyle kıstırmış vaziyetteyken, İran da İslamî vahdet gövdesini kendi bölgesinde halatlarla bağlı tutmaktadır… Bu mengene küfür hesabına boşalmamalı, bu halat küfür hesabına çözülmemelidir! Bunun için kendi içinden çözülmeye maruz kalan Kemalizm ve İran rejimine, sanki de ölüyorlarmış gibi zannettirerek düğümler atılmalıdır. Düğümler, küfrün, Müslümanları lif lif mafsallarından çözecek düğümleri!
Olan buydu, olmakta olan budur, İslamî vahdet bütünü ayıkmadıkça daha uzun süre, bir kısır döngü halinde olacak olan da, maatteessüf, bu olacaktır!