Kur Korumalı Mevduat sisteminde ilk ödemeler yapıldı. 23 Mart’tan itibaren iki haftalık sürede vadesi gelenlerin 8 Nisan itibariyle millete maliyeti 25 Milyar (katrilyon) olarak açıklandı. Maliyeti devlete değil de millete hamlediyorum, çünkü kur korumalı mevduat diye isimlendirilen ama basbayağı, devleti yönetenlerin bir faiz panayırı olarak para sahiplerinin muhitine kurduğu bu sistemin sponsoru, sokaktaki simitçiden çarşıdaki manifaturacıya, sanayideki tamirciden fabrikadaki işçiye kadar bütün bir milletin kendisi… Yani faize karşı olduğunu söyleyen bir devlet reisi, parası olup da faiz hassasiyeti olmayan yaklaşık bir milyon kişinin faiz gelirini, parası olmayan, parası olsa da faiz hassasiyeti de olan 83 milyon kişiye ödetmektedir… Şimdilik ve 8 Nisan itibariyle ödenen rakam, 25 Milyar…

Türkiye’de emekli sayısının 13.5 milyon olduğu, bunların enflasyon dengesizliği yüzünden sadece altı ay içinde iktisadî bir yıkıma uğradığı, Ramazan ile Kurban bayramında alacakları iki ikramiye tutarının 1100’er liradan toplam 25 Milyara denk geldiği ve zirveleşen enflasyon sebebiyle ikramiyelere zam yapılması istendiğinde ve de kur korumalı faiz mangalarına iki haftalık ödeme sürecinde 25 Milyarlık ödeme yapan hükümetin ilk elden “Asla!” diye cevap verip zırvalaştığı düşünüldüğünde, 25 Milyarlık tevafukun da azmettiriciliğiyle sadece iki şeyin tecelli edebileceği aklımıza gelmektedir: Ya kurtların kuzulara yapmayacağı bu zulümane taksim ilahi gadabı celp edecek ve emekliler eliyle bu gadap bu zulmün mümessillerini perişan edecek, ya da emekliler gadaba gelip ilahi gadabı davet edecek ve gene bu zulmün mümessilleri aynı gadabın hışmına uğrayacak…

Tersinden ve düzünden aslında aynı şeye denk gelen bu şey, gerçekleşir mi, gerçekleşmez mi, ölmezsek, göreceğiz…