Halil Falyalı Öldürüldü, Kokuşmuş ve Kokutan Sistem Yaşıyor!

Yazan: 20 Şubat 2022 909

Son birkaç aydır ismi, kumar, sanal bahis, insan kaçakçılığı, şantaj için kaset arşivi ve uyuşturucu gibi meselelerde sıkça anılan Halil Falyalı, birkaç gün evvel profesyonel tertip edilmiş bir saldırıyla öldürüldü. Yatağında sessiz ama debisi yüksek bir suç seli gibi akan Halil Falyalı’yı, son birkaç aydır şırıl şırıl ve önüne kattıklarını da sürükleye sürükleye ilerleyen bir sele çeviren şeyse, Sedat Peker’in onun ismini telaffuz etmesi oldu…

Şu işe bir bakın: Yeni ölü Halil Falyalı, eski bir güvenlik görevlisi… Yalnız Kıbrıs’ta değil, dünyanın her yanında yasal ve yasadışı bahis ağının liderlerinden… Hatta uyuşturucu ticareti yaptığı gerekçesiyle ABD’nin hakkında verdiği bir yakalama kararı bile var… Böyleyken birkaç ay evvel, “zorla alıkoyma” gibi bir sebeple Kıbrıs’ta tutuklanmış ama hemen ardından Kıbrıs Başbakanı Ersan Saner’in müstehcen bir videosu, Sedat Peker üzerinden yayınlanmış, kaset arşivinin genişliği düşünüldüğünde de Halil Falyalı’nın içeride kalması uzun sürmemişti! Anlayacağınız Kıbrıs; Türkiye’ye ait çarpıklık ve kokuşmuşluğun kesifleştiği bir yaka kartı! Ve bu yaka kartında yazılı olanlar, Türkiye için sadece bir özet…

ABD’yi hayalî ticaret ile milyarlarca dolar çarpanlar ile meşhur gazetecilerin, hem de devletin üst düzey kafaları namına yaptıkları “aklama” pazarlığı, olmayan belgelere dayanılarak yapılan tahliyeler, uyuşturucu baronları için mahkeme hâkimleriyle, hem de üzerlerine aleni cinayet hükümleri de var iken yapılan tahliye ricası görüşmeleri falan filan… Adliye koridorlarından emniyet koridorlarına müstakim bir çizgi çize çize dolanan şey adaletin kılıcı değil, kavisler çize çize dolanan Benjamin çantaları… Bu, dün de böyleydi, bugün de… Bugün olan şey, devrine göre yaranın biraz daha azmış olması… Ve bu hadiselere az da olsa nazar çevirmiş biri olarak, şu kıymet hükmünü kondurmadan geçsek olmaz:

“Para miktarının azdan çoğa evrildiği hangi suç olursa olsun, eğer az değil uzun bir zamana yayılı bir serüven belirtiyorsa, o suç organizasyonunun gizli ortakları arasında mutlaka devlet ya da devletler vardır!”

Elbette iş patlayınca ayıklanıp didiklenen, silinip kazılanlar devlet ya da devletler değil, suç âleminin kokmuş zamk vaziyetindeki tiplemeleri olur! Halil Falyalı cinayetinin arkaik vasfı da işte bu: Ayıklandı, didiklendi, silindi ve kazıldı!

Uzatmayalım ve mesele iyice anlaşılsın diye unutmadan kaydedelim; Halil Falyalı’nın, mevzu bahis bütün işlerdeki ortağı Veysel Şahin, Türkiye’de yasa dışı bahis mevzuunda tutuklanmıştı da, tam bir hukuk skandalı çeşnisi olan adlî sürecini, bütün bir adalet ahvalimizi de özetler şekilde şöyle özleştirmişti:

“Hapishanede iki buçuk ay içinde beni farklı 103 avukat, tam 303 kere ziyaret etti!”

Elbette hal hatır sormak için değil, yüklü parası olduğunu düşündükleri bir suçluyu tahliye için rüşvet pazarlığı!

Anlayacağınız; köpekbalıkları için kan, etkin ve yetkin kimi “hukukçular” içinse paralı suçlu, müthiş çekiciliği olan şeyler!

Bakın; 2013’te telif edilen “Fenafizzindan Olmak” isimli eserimizde ne söylemişiz:

“Adaletin, kaba kabzımal kantarlarında ölçüldüğü bir ülkede, iyi avukatlığın ölçüsü nedir, hukuk bilgisi dışında ne cambazlık maharetleri gerektirir ben söyleyeyim mi?

Hüküm vericilerin, fildişi kulelerindeki ofislerine giden keçi yollarını bilecek, suç ile cezayı, suçlu ile cezacıyı, mahkeme kararlarından evvel tenhalarda buluşturabilme kabiliyetine sahip olacaksınız… Adliye çevrelerinde, iş takip büroları halinde tanzim edilmiş avukatlık bürolarının varlığı, sokaklardaki seyyar satıcıların bile haberdar olduğu bir vakıadır… Adaleti tesis işini, ciğerinin en ala yarası halinde dikkatle icra eden hâkim ve savcılarında olduğunu bilerek ve onları bu kokuşmuşluktan tenzih ederek idraklerinize sorayım:

-Ücreti bir servet dökmeyi icap ettirecek avukatlar, hangi kabiliyetlerine binaen bu bonservis bereketini ellerinde tutmaktadırlar? Hazır olda “Andımız” okuyan ilk mektep talebeleri gibi, birkaç sayfadan ibaret ilgili kanun maddelerini daha iyi ezberleyebildikleri için mi?

Burası Türkiye’dir ve burada ‘adamını bulma’ tabiri, pazarcıdan zabıtaya, parlamenterden Cumhurbaşkanına, her iş ve alanda, ilgili ve daha yetkilisini bularak işi çözmenin parolası hükmündedir. Bu ülkede derdinizi, derdinize deva olacak ilaçlarda değil, dertlerinizi alevlendiren mikropları iknada arayacaksınız!”

Bırakın 2013’ten bu yana Türkiye’de değişen bir şey olmaması, kokuşmuş rejim baştan ayağa değişmedikçe 2013 yıl geçse de Türkiye’de bir şey değişmeyecek… Çünkü bütün kokmuşların kokmuşluğu ondan vareste!

Son söz:

-Cemiyet tahtasına iltihaplı çiviler halinde saplanmış suçlular için pense olması gereken devletin çekiç olduğu yerde, taka tuka sesleri ile vatandaşın ahu vah sesleri daha çok birbirine karışıp duracak!

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi