En Sevgili Günah

Yazan: 09 Ağustos 2022 1377

Şüphesiz ki ilk taşı atacak olan kişi içimizde değil. Ama biraz iyimser bir tabloyla sonlara da kalmayız gibi. Öyle ya günahkarlıkta ilk sıradaki Ebu Cehil, günahsızlar sıralamasında taşı atacak olsa durduğu yerden sıra başına sarı taksi nerden baksan 1000 lira yazar. (Tabi arap turist tarife­si açmazlarsa). Peki nedir Ebu Cehil’i bu kadar dibe batıran? Yahut şeytanın; Andolsun ki sizleri yarattık, sonra size şekil verdik, daha sonra me­leklere: Âdem’e secde edin, dedik. İblis dışında hepsi secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı. (7/A’râf 11) ayet i kerimesine konu olmasının hikmet i sebebi?

Tarihin tozlu sayfalarından günümüze kadar hiç değişmeyen gerçek. İnsanoğlunun biricik sevgilisi: KİBİR. Hitler 2. Dünya savaşında Pa­ris’i saatler içerisinde aldı. Eğer kibrine yenik düşüp Moskova’ya yürümeseydi, çok büyük ih­timal Cafe de Paris’te bugün dazlaklar Werder Bremen’e üst oynuyordu. Berbat Cannes film festivalleri yerine toplu şekilde Faust okunuyor­du. Sahi kimdi bu Mefistofeles? Derdi neydi ki şeytanın sıradan bir doktorla. Bence cevap basit; şeytan için mesele yanına adam toplamak değil ki, bak yanıma adam toplayabiliyorum demek. Çağımızın da hastalığı bu ya! Yapmam önem­li değil, yaptığımı herkes görsün. Muhtemelen Hitler abimiz de bugün yaşasaydı, Polonya’yı al­dıktan sonra tankın üzerinde bir poz verip instag­rama foroğraf atardı. Tıpkı savaş sırasında uçak­lardan atılan propaganda yazıları gibi. Zamanın her şeyi dandikleştirmesi gibi özenle hazırlanan propoganda yazıları şimdi yerini üç beş satırlık twettelere bıraktı ya, neyse o başka bir yazının konusu…

Bundan 10 yıl önceki televizyon reklamlarını incelerseniz; bu çamaşır makinesini alın yıllarca kullanın, bu buz dolabı size ömürlük yeter 5 yıl garantili gibi cümleler görürsünüz. Bugünün rek­lamlarında ise; sana yakışanı tak, sen herkesten farklısın, sana özel internet paketi vb mesajlar insanlara aktarılıyor. Yani günümüz reklamcı­larının insanoğlunun kadim sevgilisi olan kibre oynama işini çözdüklerini görüyoruz. Freud gü­nümüz reklamcılarını görse psikanaliz falan bı­rakır, Çayeli’nde bir yayla evine yerleşir torun severdi. Yeter ki karşındakine özel ve biricik hissettir, kalkanlarını indirmesini bekle, savun­ma mekanizması çökünce de saldır ve fethet. Ah göğüs kabartarak insanı şişiren kibir! Meğer senin meselen hükümetin yeni yargı paketinden farksızmış. Dışın büyük, hacmin geniş, ambalajın parlak ve yeni; için ise Üstad’ın geçmişini attığı çöplükten farksız…

Kibir deyince malum partinin nasıl masumu oynayarak iktidara geldiğini, sonra masum kib­rine kapılarak mazlumken zalim olduğunu ve­saire anlatacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Zira aşikarı betimlemekte fayda yok. Ben milli takımın Hollanda maçındaki hezimetinden bah­sedeceğim. Televizyon yorumcularını dinlerse­niz taktik hatası. Kahvehanedekileri dinlerseniz Şenol Güneş’in gitmesi lazım. Öyle ya bir adam gittiği zaman bütün aksilikler düzelecek. İnsanla­rın değişimin sağlanması için milat beklemesi ne kadar ilginç değil mi? Halbuki değişim için milat bekleyen sadece değişimi geciktirir. Değişimler bir bıçağın kesmesi gibi birdendire olmaz. Hz. Peygamber (S.A.V) yıllarca Medine’de zafer gü­nünün çalışmasını yapmadı mı? Övgüye mazhar komutan Şehr-i İstanbul’un fethini ilmek ilmek işlemedi mi? Nedir bu bizdeki aceyle karışık, sa­man alevi gibi sönen değişim arzusu…

Evet, milli takım Hollanda maçını kaybetti ama taktiksel bir hatanın kurbanı olduğu için de­ğil, önceki maçları rahat kazandığı için. Türk Mil­letinin 1000 yıllık makus talihi, biz başardık, yine başarırız, hep başarılıyız yanılgısı…Oysa düstur odur ki; “(Aslında) Onları (savaşta saf dışı bırak­tığınız düşmanları) siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü. (Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te, düşmana karşı top güllelerine ve tüfek mermile­rine dönüşen kumları avucuna alıp) Fırlattığın zaman da (ey Nebim!) Sen atmadın, fakat Allah attı (ve düşman hedefleri etkisiz bıraktı. Bunu da) Mü’minleri Kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için böyle (yaptı.) Şüphesiz Allah, İşitendir, Bilendir” Tabiki futbol maçıyla savaşı aynı tevekkül dairei içerisinde değerlendirecek değiliz. Ama meselemiz malumdur ki her kapı­dan İslam mevzuna bir yol bulmak. Ders almak isteyen için yeryüzü, gökyüzü, bir alimin nasiha­ti, futbol maçı hatta Kadıköy barlar sokağı dahi alınacak derslerle donatılmıştır. O sebeple ki mil­letimiz ne zaman ki “biz hükmettik, hep hükme­deriz” düsturundan kurtulup; “biz seferle yüküm­lüyüz, gayret eder neticeyi Allah’a havale ederiz” düsturuna teslim olur, işte o gün değişim için ye­şil ışık yanmış demektir. Bir insanı, bir derneği de, bir komutanı da, bir ülkeyi de, şeytanı da yol­dan saptıran kibirdir.

Hârise bin Vehb el-Huzâî’den (r.a) rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem şöyle buyurmuştur: “Size Cennetlikleri haber vereyim mi? Onlar hem zayıf oldukları hem de halk tarafından zayıf görüldükleri için kimsenin ehemmiyet ver­mediği, fakat şöyle olacak diye yemin etseler, isteklerini Allah’ın gerçekleştireceği kimseler­dir. Size Cehennemliklerin kimler olduğunu haber vereyim mi? Bütün katı kalpli, kaba, cimri ve kurularak yürüyen kibirli kimse­lerdir.” (Buhârî, Edeb, 61; Eymân, 9; Tefsîr, 68/1; Müslim, Cennet, 47. Ayrıca bkz. Tirmizî, Cehennem, 13; İbn-i Mâce, Zühd, 4)

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi