İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Şüphesiz ki ilk taşı atacak olan kişi içimizde değil. Ama biraz iyimser bir tabloyla sonlara da kalmayız gibi. Öyle ya günahkarlıkta ilk sıradaki Ebu Cehil, günahsızlar sıralamasında taşı atacak olsa durduğu yerden sıra başına sarı taksi nerden baksan 1000 lira yazar. (Tabi arap turist tarifesi açmazlarsa). Peki nedir Ebu Cehil’i bu kadar dibe batıran? Yahut şeytanın; Andolsun ki sizleri yarattık, sonra size şekil verdik, daha sonra meleklere: Âdem’e secde edin, dedik. İblis dışında hepsi secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı. (7/A’râf 11) ayet i kerimesine konu olmasının hikmet i sebebi?
Tarihin tozlu sayfalarından günümüze kadar hiç değişmeyen gerçek. İnsanoğlunun biricik sevgilisi: KİBİR. Hitler 2. Dünya savaşında Paris’i saatler içerisinde aldı. Eğer kibrine yenik düşüp Moskova’ya yürümeseydi, çok büyük ihtimal Cafe de Paris’te bugün dazlaklar Werder Bremen’e üst oynuyordu. Berbat Cannes film festivalleri yerine toplu şekilde Faust okunuyordu. Sahi kimdi bu Mefistofeles? Derdi neydi ki şeytanın sıradan bir doktorla. Bence cevap basit; şeytan için mesele yanına adam toplamak değil ki, bak yanıma adam toplayabiliyorum demek. Çağımızın da hastalığı bu ya! Yapmam önemli değil, yaptığımı herkes görsün. Muhtemelen Hitler abimiz de bugün yaşasaydı, Polonya’yı aldıktan sonra tankın üzerinde bir poz verip instagrama foroğraf atardı. Tıpkı savaş sırasında uçaklardan atılan propaganda yazıları gibi. Zamanın her şeyi dandikleştirmesi gibi özenle hazırlanan propoganda yazıları şimdi yerini üç beş satırlık twettelere bıraktı ya, neyse o başka bir yazının konusu…
Bundan 10 yıl önceki televizyon reklamlarını incelerseniz; bu çamaşır makinesini alın yıllarca kullanın, bu buz dolabı size ömürlük yeter 5 yıl garantili gibi cümleler görürsünüz. Bugünün reklamlarında ise; sana yakışanı tak, sen herkesten farklısın, sana özel internet paketi vb mesajlar insanlara aktarılıyor. Yani günümüz reklamcılarının insanoğlunun kadim sevgilisi olan kibre oynama işini çözdüklerini görüyoruz. Freud günümüz reklamcılarını görse psikanaliz falan bırakır, Çayeli’nde bir yayla evine yerleşir torun severdi. Yeter ki karşındakine özel ve biricik hissettir, kalkanlarını indirmesini bekle, savunma mekanizması çökünce de saldır ve fethet. Ah göğüs kabartarak insanı şişiren kibir! Meğer senin meselen hükümetin yeni yargı paketinden farksızmış. Dışın büyük, hacmin geniş, ambalajın parlak ve yeni; için ise Üstad’ın geçmişini attığı çöplükten farksız…
Kibir deyince malum partinin nasıl masumu oynayarak iktidara geldiğini, sonra masum kibrine kapılarak mazlumken zalim olduğunu vesaire anlatacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Zira aşikarı betimlemekte fayda yok. Ben milli takımın Hollanda maçındaki hezimetinden bahsedeceğim. Televizyon yorumcularını dinlerseniz taktik hatası. Kahvehanedekileri dinlerseniz Şenol Güneş’in gitmesi lazım. Öyle ya bir adam gittiği zaman bütün aksilikler düzelecek. İnsanların değişimin sağlanması için milat beklemesi ne kadar ilginç değil mi? Halbuki değişim için milat bekleyen sadece değişimi geciktirir. Değişimler bir bıçağın kesmesi gibi birdendire olmaz. Hz. Peygamber (S.A.V) yıllarca Medine’de zafer gününün çalışmasını yapmadı mı? Övgüye mazhar komutan Şehr-i İstanbul’un fethini ilmek ilmek işlemedi mi? Nedir bu bizdeki aceyle karışık, saman alevi gibi sönen değişim arzusu…
Evet, milli takım Hollanda maçını kaybetti ama taktiksel bir hatanın kurbanı olduğu için değil, önceki maçları rahat kazandığı için. Türk Milletinin 1000 yıllık makus talihi, biz başardık, yine başarırız, hep başarılıyız yanılgısı…Oysa düstur odur ki; “(Aslında) Onları (savaşta saf dışı bıraktığınız düşmanları) siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü. (Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te, düşmana karşı top güllelerine ve tüfek mermilerine dönüşen kumları avucuna alıp) Fırlattığın zaman da (ey Nebim!) Sen atmadın, fakat Allah attı (ve düşman hedefleri etkisiz bıraktı. Bunu da) Mü’minleri Kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için böyle (yaptı.) Şüphesiz Allah, İşitendir, Bilendir” Tabiki futbol maçıyla savaşı aynı tevekkül dairei içerisinde değerlendirecek değiliz. Ama meselemiz malumdur ki her kapıdan İslam mevzuna bir yol bulmak. Ders almak isteyen için yeryüzü, gökyüzü, bir alimin nasihati, futbol maçı hatta Kadıköy barlar sokağı dahi alınacak derslerle donatılmıştır. O sebeple ki milletimiz ne zaman ki “biz hükmettik, hep hükmederiz” düsturundan kurtulup; “biz seferle yükümlüyüz, gayret eder neticeyi Allah’a havale ederiz” düsturuna teslim olur, işte o gün değişim için yeşil ışık yanmış demektir. Bir insanı, bir derneği de, bir komutanı da, bir ülkeyi de, şeytanı da yoldan saptıran kibirdir.
Hârise bin Vehb el-Huzâî’den (r.a) rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem şöyle buyurmuştur: “Size Cennetlikleri haber vereyim mi? Onlar hem zayıf oldukları hem de halk tarafından zayıf görüldükleri için kimsenin ehemmiyet vermediği, fakat şöyle olacak diye yemin etseler, isteklerini Allah’ın gerçekleştireceği kimselerdir. Size Cehennemliklerin kimler olduğunu haber vereyim mi? Bütün katı kalpli, kaba, cimri ve kurularak yürüyen kibirli kimselerdir.” (Buhârî, Edeb, 61; Eymân, 9; Tefsîr, 68/1; Müslim, Cennet, 47. Ayrıca bkz. Tirmizî, Cehennem, 13; İbn-i Mâce, Zühd, 4)