Hürriyet Mücadelemizin İmtihanı: Sosyal Medya

Yazan: 02 Ağustos 2019 2264

Hürriyet mücadelemizde en büyük imtihanlardan birini sosyal medya üzerinden yaşıyoruz. Sosyal medya hayatımıza girdikten sonra, hayatımızın her alanında olduğu gibi, gösterdiğimiz davranışları da büyük oranda etkilediği bir gerçek. Artık dualarımızı, beddualarımızı Hakk’a göre değil dijital kültüre ait kodlara göre sergilemeye başladık. Bu durumda bizi hem değiştirdi hem de dönüştürdü. Dönüşen davranışlarımız aynı zamanda hayatımızı ayakta tutan davranışlarımızdı. Bu davranışları sosyal medyada gösterdiğimizden beri her biri büyük bir sarsıntı geçirdi. Öyle sarsıldılar ki, birkaç parça yitirmekle kalmadı, derin kökleri ile ilişikleri kesilerek ters yüz oldular.

Oysa Müslüman davranışlarını fıkha göre belirleyen, kendi kişiliği ile hareket edip, olduğu gibi görünen, bırakın yalancılığı, saati söylerken bile dakikasını doğru söylemeye çalışan yani yalandan arkasına bakmadan kaçan kimsedir. Sosyal medya ise kimliklerin ve kişiliklerin birbirine geçtiği ‘mış’ gibi yapma sanatının en meşru zemini, Allah’ın bizi gördüğünü unutturan, insanların bizi nasıl gördüğüne odaklandıran bu haliyle de hiç de masum olmayan bir âlemdir.

Hayata sonradan dâhil olan nesnelerle karşılaşan ilk insanlar biz değiliz. Tarihten ders alabiliriz. Mesela, bu toprakların tecrübesine bakarsak on dokuzuncu asrın son çeyreğinden itibaren aydınlar, Batı’nın teknolojisinin, İslâm toplumları tarafından kullanılmasını teşvik etmektedir. Bu teknoloji aktarımının, Müslüman toplumunun ahlâk değerlerini değiştirebileceği itirazını belirten azınlıktaki Müslüman aydınlarımızın sesleri, Batı’nın tekniğini almayı teklif eden aydın katmanında maalesef ki kabul görmemiştir. Sonrasın da ne olmuştu? Aynı delikten ısırılmama düsturuyla hareket etmek zorundayız.

Sosyal medya oluşturduğu etki bakımından makine icadı ile de bağdaştırılabilir! O zaman karşımıza zamanın Avrupası’nın makine için sorduğu soru gündemimize oturacaktır. Hangi ruhi müeyyide ile tahakküm edeceğiz bu sosyal medyaya?

Bununla beraber sosyal medyaya top-yekûn düşman olacak ‘ham yobaz kaba softa’ da değiliz. Sadece hayatımıza sinsice sızan sosyal medya araçlarına düşmanız. Müslüman olarak bizlerin her yerde olduğu gibi sosyal medyada da Müslümanca davranması gibi bir mükellefiyeti vardır. Bu sorumluluğumuzu hiçbir dem unutmamamız gerekmektedir. Çünkü içinde bulunduğumuz mücadelede sosyal medyanın veya herhangi bir ağının şeriatımızın terbiyesi dışında kalmasına izin veremeyiz. Sosyal medyayı blok olarak alıp İslam’ın vücudunda bir uzuv olarak kullanabilmeliyiz.

Devrin nabzına mutabık yaşayan Müslüman tavrı!...

Bunu nasıl yaparız? Her toplum ürettiği nesneye ahlakını bulaştırır. Sosyal medyada batının ahlakını, ahlaksızlığını barındırıyor. Fakat biz bu ahlakı kökten reddedeceğiz ve kendi ahlakımızla, kalbimizle, İslam’dan aldığımız ruhi müeyyide ile hükmedeceğiz. Hükmedeceğiz ki mücadelesini verdiğimiz hürriyetimiz perçinlensin. Eğer başaramazsak sosyal medyanın kölesi oluruz. Verdiğimiz mücadele nakş-ı berabdan öteye geçmez, geçemez. Fıkhını yazmadığımız sosyal medya, bizim ibadetimize de şekil vermeye kalkar, tıpkı makinenin yaptığı gibi. Korkarım ki bu sefer bununla da kalmaz. Bundan yirmi sene sonra, ibadetlerimizi söz gelimi dijital ibadete dönüştürür. Pirince giderken evdeki bulgurdan da oluruz. Allah muhafaza buyursun.

Anlayacağınız aklı İslam’a teslim edip onun bize bahşettiği selim akıl ile dünyaya hükmedebildik. Hürriyet mücadelesi vermemizin nedeni makineyi İslam’a teslim etmeyip aslına rücu ettirmeden alınca kendi topraklarımızda esir olduk. Yani yaşadığımız zamanın araçlarını araç olmaktan çıkarıp amaç haline getirirsek elimizde hayvan hürriyetinden başka bir şey kalmıyor. Bu devrin aracı sosyal medya olduğuna göre sosyal medyayı amaç haline getirmeden, İslam’a teslim edebilirsek hür olacağız demektir. Artık idrak etmemiz gerekiyor ki bizim hürriyetimiz, hakka esaretimizle olmuştur ve yine öyle olacaktır!..

Allah’ın selamı üzerinize olsun!..

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi