Merkezi Hutbeler: Küçükken Kaçırılan Tekfur Prensi Gibi

Yazan: 11 Nisan 2024 7267

Diyanet hutbeleriyle, hem de din aleyhine olduğu gerekçesiyle olan sorunumuzu bilmeyen yoktur… Ne yanından baksanız, kavruk gönüllerde din meyli oluşturmak yerine, ölgün kafalara dinin aslında pek sıkıcı bir şey olduğunu zerk edip duran bu hutbelerin sıkıcılığına bir de, bunların sürekli aynı bir ya da birkaç kişi tarafından yazıldığı gerçeği üzerinden bakınız…

Düşünün, yıllar boyunca aynı adam, hem de buzdan soğuk kelimeler ve zincirden kasvetli kurgularla size konuşup duruyor ve bu konuşmalar boyunca da siz cemaat içerinde, kâh Toros yaylalarında bir Yörük, kâh Bodrum yazlıklarında bir tatilci, kâh bir akademiysen, kâh bir çoban, kâh Edirneli, kâh Vanlı kimliğiyle 80 milyon farklı kişi olarak bulunuyorsunuz, söyleyin, böyle bir durumda bu adamdan sıkılmaz mıydınız?

Ve bu adamdan sıkılmanın netice tablosundaki karşılığı dinden soğumak olmaz mıydı?

Her köyün, her mahallenin, her şehrin, sayısı kaç ise o kadar camisine ait cemaatin dokusu farklı farklı iken ve bu farklılıklara en çok malik bulunan kimse de ora camiinin imamı iken, ne diye hoş hasbihaller halinde Cuma hutbelerinin metni bu imamların ne kadar ise o kadarcık bilgi ve irfan dağarcığında oluşturulmaz da, illa da Diyanet merkezindeki tek bir kişinin, 45’lik sanat müziği plakları gibi döndürülüp döndürülüp cızırdatılan bilgi ve irfan dağarcığında oluşturulur! Bu hem sıkıcı, hem de aynı hapı 80 milyon farklı hastaya şifa için reçete etmek kadar öldürücü ve kusturucu değil midir?

-O zaman her imam kafasına göre hutbe yazarsa sıkıntı çok olur!

Dendiğini duyar gibi oluyorum. Öyleyse peki, hali hazırda hutbeler gene de tek bir adamın kafasına göre yazılmamakta mıdır? Hani bu tek bir adam sıkıntı çıkarsa, 80 milyon adetli farklılıklar cemaatine karşı 80 milyon farklı sıkıntı çıkarır da, hiç olmazsa binlerce cami imamının ekser kısmı kendi cemaatinin gönlüne isabetli mahfilden yanaşabilir ve ara yerde sıkıntı çıkarıcı hutbe irad edenlerin de sıkıntıları lokal düzeyde kalır!

Ama yok, illa Diyanet İşleri, kendisini var eden rejimin selameti açısından hutbeleri merkezilik kodesine tıkmalı ve oradan insanların üzerine tek bir sakamet konfetisi olarak püskürtmelidir…

Bu hususta, değişik taraflarıyla anlatmaya çalıştığımız şey, elbette pek zor bir şey… Zira Diyanet dedikleri şey, şartlar ve devir ne kadar değişirse değişsin esasta hala kuruluş amacına odaklıdır! Bu manada vaziyeti Yeşilçam repliklerinin tersten tecelli edenlerine eştir, yani İslam için mutlak manada bir şey yapar gibi olduğu, mesela küfrün beline sahici bir kürek indireyazacağı anlarında arkadan bir ses ona daima seslenecektir:

-Dur yapma! O senin kardeşin!

Diyanet hutbeleri, küçükken kaçırılıp Türkmen obasında yetiştirilen bir tekfur prensidir ve özünde, gerçekleri öğrenir öğrenmez aslına derhal avdet mayası vardır!

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi