Şefaat Ya Resulallah

Yazan: 21 Kasım 2020 1959

Şüphesiz insanı diğer canlılardan ayıran mefhum akıldır. Akıl; iyiyi kötüden, hayrı şerden ayıran büyük bir nimettir. Fakat insanoğlu, bu nimeti hakkıyla anlamlandıramadığı için çıkmaza girebiliyor ve öyle bir hale gelebiliyor ki; Kuran, sünnet, icmâ ile belirtilen hakikatleri çiğnemekten kendini geri tutamıyor. Akla mantığa aykırı geldiği için peygamberliğin ispatı olan mucizeyi yok sayabiliyor. İsrâ, miraç ve şefaat gibi… Her devirde ilmî, fikrî, tarihî tartışmalar yaşanmıştır, her devrin hastalığı ve dermanı farklılık arz eder. Günümüzün elim hastalıklarından birisi de içinde nice hikmetleri barındıran Kuran-ı Hakîm’i kuru akılla anlamaya çalışmaktır. Tefsir, Hadis, Arapça, Ulûmu’l-Kurân gibi temel İslamî ilimlere haiz olmadan, ayet-i kerimelerin evveline ve ahirine bakmadan direk cımbızlayarak almak İslam dininin ihyasını değil imhasına yönelik, hayır niyeti taşımayan bir anlayıştır.

Kuran ve sünnete bakıldığında şefaatle alakalı pek çok ayet ve hadis görülecektir. Bazı ayetlerin umumi manasına bakıldığında şefaatin olmayacağı anlaşılabilir, fakat dikkatle bakılıp ayetin öncesi, sonrası değerlendirildiğinde, gerçekleşmeyecek şefaatin müşrik ve kâfirlerle ilgili olduğu görülecektir. Bu konudaki bazı ayetlere değinelim:

“Kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden bir şefaat kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye almayacağı ve yardım da görülmeyeceği bir günden kendinizi koruyun.” (El-Bakara 2/48)

Diğer bir ayette ise;

“Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği, kimseden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin kimseye yarar sağlamayacağı ve onların hiçbir yardım görmeyecekleri o günden korkun.” (El-Bakara 2/123)

Buyurulmaktadır. Görüldüğü gibi ayetlerin manası birbirine çok yakındır. Her ikisinde de şefaatin kabul edilmeyeceği beyan edilmektedir. Fakat önceki ayetlere bakıldığında bu ayetlerin muhataplarının İsrailoğulları olduğu görülecektir. Onlara verilen nimetler dile getirilmekte ve bu nimetlere karşı şükür istenmektedir.

Sözlükte, “tek olan bir şeyi, dengi yahut benzeriyle çift hale getirmek, bir başkası adına rikada bulunmak, birinin aracılığını istemek” manasına gelen şefaat, dini bir terim olarak, “ahirette peygamberlerin ve kendilerine şefaat yetkisi verilen kimselerin, bir müminin günahlarının affedilmesi veya daha yüksek derecelere ulaşması için Allah’a yalvarmaları, dua etmeleri, aracı olmaları” demektir.

Şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir; her şey Allah’ın elindedir ve sebepsiz hiçbir şey yaratmamıştır. Her yaratılanı bir sebebe bağlamıştır. Misal; bir çocuğun dünyaya gelmesi için anne-baba vesile kılınmıştır. Fakat asli manada, çocuğun dünyaya gelmesindeki yegâne saik, Allah’tır. Hâlbuki Allah (c.c) dileseydi, bütün insanları Hz.İsa (a.s) gibi babasız yaratamaz mıydı? Ancak Allah Teâla’nın âdeti olarak bütün işler sebeplerle beraber yaratılmaktadır. Şefaat haktır. Ayet, hadis ve icmâ ile sabittir. Buna iman edilmesi gerekir.

Şefaatle ilgili ayet ve hadislerin hepsini saymamız mümkün olmadığından akıl sahipleri için birkaç ayet ve hadisi zikretmek kâfi gelecektir.

“O halde onları affet, onlar için istiğfarda bulun.” (Ali İmran 3/159)

“Onlar için Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Nur Suresi 24/62)

“Hem kendin hem mümin erkekler ve mümin kadınlar için mağfiret dile!” (Muhammed 47/19)                                                                                                                          

Görüldüğü gibi şefaat emredilmiştir, emri veren Allah, alan da Hz.Resulullah (s.a.v)’tır. Nitekim aşağıda belirttiğimiz ayetler, şefaatin Cenab-ı Hakk’ın izni ile ve koyduğu ölçü nispetinde olacağını bildiriyor.

“Onun izni olmadıktan sonra hiçbir şefaatçi şefaat edemez.” (Yunus Suresi 3.Ayet)

“Rahmanın huzurunda, söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemeyecektir.” (Meryem 19/87)

Cenab-ı Hakk istikamet üzere hayat sürdürmeyi, iman ile çene kapamayı nasip eylesin. Peygamberlerin dahi “nefsim, nefsim” dediği günde “ümmetim, ümmetim” diye hüznü giyen sevgili Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) şefaatine nail eylesin, Âmîn…

 

Faydanılan eserler:

Önlüer, Şefaat Ya Resulallah,sayfa 7-9,12-13

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi