● 20 küsur yılda memleketi İslamî olmak yönünden iyice boşaltın, fukaralaştırın, sonra da size İslamîliğin gereğini yapın dendiğinde “Baksana memlekete! Hep seküler! İdare de ona göre olmalı!” diyerek bahane üretin… Bir zamanlar mahalle camlarını gizliden kırdıran ve böylece kendilerine iş üreten seyyar camcıların, bu zamandaki tersinden modelisiniz ve onlardan çok daha adisiniz!

●  Hükümet cenahının, değişik organları vasıtasıyla sık sık yaptığı şu “Fetö hâlâ tehdit!” açıklamasını her ne zaman duysam önce denileni teyit ediyor ve hemen sonra ekliyorum:

-Fetö hâlâ tehdit, evet ama Fetö hâlâ tehdit olma potansiyelini varlığınızdan alıyor!

● Seçime doğru kafasını bir kaplumbağa gibi kabuğundan sık sık çıkaran “Kehanetimin arkasındayım! Adaylardan biri seçime beş gün kala ölecek!” diyen kadın bir kâhinin mabadından attığı şey tutmadı, mutad üzre tutmadığı için kendisine kimse hesap da sormadı. Ama olur a, seçime beş gün kala çoğu yetmişlik adaylardan biri ölebilirdi de… O zaman ne mi olurdu?

Kadının, orta yolu bir eskatoloji tarikatına başguru olması durumundan tutun da, gaybı ancak Allah’ın bilmesi hakikati üzerinden nicesinin imanında hâsıl olacak dumura kadar, daha nice şey…

Zaten maziye bakınca bu durumu bize, mabadından salladığı binlerce şeyden birkaçı tutmuş bazı kimselerin hâlâ mazi kılınamamış ahvalleri de söylüyor… Eh, neticede insan kafası, kehanet kasanların suratına toplu halde tükürmek yerine, toplu halde onların etraflarına tünemek meylindeki bir yuvarlak değil midir!

● CHP, on yıllar boyunca ülkeyi dinsizleştirmek istedi ama buna güç yetiremediği için kalkıp da Müslüman kimlikli bir parti olmadı, elan, dine mesafeli bir parti olarak işine bakmaya devam ediyor…

Böyleyken Ak Parti, ülkeyi dine dayalı kılmak istedi, ahval ve şerait bu imkânı aslında ona verdi de, ama buna rağmen o bunu gerçekleştirmek yerine mevcut rejimi, mevcut rejimin yeni kralı olarak idare etmek ve bu suretle de onun bütün nimetlerinden istifade etmek yolunu seçti…

Böyle bir tabloda sizce dinin asabını CHP mi, yoksa Ak Parti mi daha çok bozmuş, Allah’ın gazabını üzerine CHP mi, yoksa Ak Parti mi daha fazla celp etmiştir?

● Nebatî’den haberi olan var mı, Nebatî’den? Hadi Nebatî’yi geçelim, O’nun, Alaaddin kılınmış milletin karşısına bir lamba cini gibi geçip de kurtuluş ümidi olarak vaat edip nakarata bağladığı “Türkiye Ekonomi Modeli”ni göreniniz, duyanınız var mı? Üç tane avanağın son anda bir araya gelerek çızırttıkları bir ekonomi varyasyonunu, üzerinde sanki çeyrek asır çalışılmış da şimdi devreye sokulmuş bir kurtuluş reçetesi gibi sunan kimseler, vatan yoğurdunun kaymağını yiyip sonra da yoğurduna tüküren kimselerdir ama işte vatan yoğurdunun kaymağını da midelerinde ekşiten kimselerdir!

Bir süre sonra benzer bir noktalamayı “Türkiye Yüzyılı” hakkında biz yazmasak, siz yazın emi!

● Türkiye’de adalet var mı? Yok diyemeyiz, var, var ama Anadolu’da nesli tükenmek üzere olan pars kedisi kadar var. Hani ihtiyacen görmek istediğinizde denk gelmeniz zor ama belki hiç ummadığınız bir vakitte burun buruna gelmeniz olası… Bu manada Türkiye’de adalet sistemine yolunuz düşerse, haklı ya da haksız olduğunuzun görüşülmemesinden önce yapmanız gereken bir şey var, bu sahanın endemik sırtlanlarınca parçalanmamanızın için bu sahanın sirk cambazlarından biriyle kontak kurmanız… Hak arıyorsanız, bu sahanın hakkını vermeniz şart… Çünkü Türkiye’de adalet, nesli tükenmekte olan Anadolu parsı kadar var…