Bir Libya Var Libya'da, Libya'dan İçeru!

Yazan: 17 Temmuz 2020 2133

Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri… Bunlara, Avrupa’dan Fransa’yı da ilave edin… Çakal, tilki, köpek ve sırtlan… Hayvandan tevarüs endamlarıyla, Türkiye aslanına birkaç tırnak geçirip, birkaç ısırık atabilseler, kendilerini dünyada ebeden abad bilecek bu karakulak çetesi, şimdilerde emel ringlerini Libya’ya sermiş vaziyetteler…

Ama nihai neticeyi belirleyecek ring, bunların serdikleri ring değil…

Daha daha kuvvetli ve ebatlı vaziyetleriyle Amerika fili ile Rusya ayısı da, hususen Türkiye aslanını devirmek için olmasa da, kendi menfaatleri için Libya’da, dönerbaşlıklı bir diplomasi edasıyla pozisyon almış durumdalar…

İşin içine bir de, Türkiye aslanından yüz bulsa, aslan artığına fit olacak ve şimdilerde çokça seviştiği karakulak çetesini dakikasında satacak, İsrail tilkisini koyun…

Ve bir de tabi, İsrail’in, Türkiye aslanının yeleleri arasında sakladıklarını…

Aslandanmış gibi kamufle olan, Filistin davasına bigane, Kudüs sevdasına soğuk, itikatları imanlarına değil de, kapitale dönük olduğu halde, namazı ve orucu da kimseye bırakmayan, ucube kimseleri…

Türkiye aslanı, geçen altı ay içinde, karakulak çetesinin ortaböcüğü mesabesindeki General Hafter’i Libya’da ring dışına itti… Bunun için, gözlemek üzere İHA’larını, gümletmek üzere SİHA’larını Libya’ya sevk etmesi yetti. Mısır, BAE ve Suudî Arabistan’dan müteşekkil karakulak çetesi de, General Hafter böceğiyle beraber bir anda kendilerini, koruluk gerisinde, seyrek çalılıklar arasından aslan gözleyen kaçaklar halinde buldular. Çetenin, Avrupa’dan hırlayan üyesi sırtlan Fransa ise, kendini ezelî Afrika hamisi gören edasıyla bu andan itibaren, aslana çökmek için sırtlan toplama işine koyuldu. Malum, sırtlanın aslan hücumu, ancak çoğul bir kasıtla mümkün… Oysa şimdilerde Birleşmiş Milletler ve Nato, biraz da Rus ayısına duyulan alerjiden dolayı Türkiye’ye “Yanındayız!” deyince, onun da sesi kısık çıkmakta… Hatta İtalya gibi, bir Akdeniz foku gibi oyuna dışından salça olan bir ülke, belki de, “General Hafter, Libya’nın batısına doğru uzarsa, Libya’nın batısı da bana, dev bir mülteci akınıyla kayar!” diye korkmakta ve diplomasisi mahkûm ve gevşek, Türkiye yanında durmakta…

Ama bütün bunları boş verin ve Libya meselesinde esas olarak siz, dikkatlerinizi Amerika fili ile Rus ayısı üzerine teksif edin…R2

Zira Türkiye’nin Libya atağına istikamet, bu iki dev yaratık karşısında gütmek isteyeceği denge politikasında de…

Zaten şimdiden, Libya mevzuunda ABD ve Rusya, Türkiye’ye karşı sevecen ve birlikte hareket etmeye meyilli… Adeta Türkiye’yi, “Birimizi seç artık!” diye zorlayan kaprisli birer sevgili edasındalar… Ve Türkiye, ikisini de, birer menfaat kapatmalığına çevirecek ince politikayı çevirmek zorunda… Aksinin misalini, vermek bile istemiyoruz… Ama siz siz olun, asla fikirsiz parti ve hükümet taraftarları gibi:

“ABD ve Rusya, Libya’da bize diz çöktü! Yaşasın Uzun Adam!”

Gibi hamaset nutuklarıyla afyonlanmayın… Libya’da, işlerin düğüne mi, düğüme mi meyledeceğini, asıl bu andan sonra göreceğiz…

Türkiye aslanı, ABD fili ile Rus ayısı arasında, onun hortumunu bunun kuyruğuna dolayıp, bunun balını, öbürünün kutsal mauna yaprağıyla paylaştıramaz da, fil ile ayının hıncını birlikte üzerine celp ederse, olacak olanı hayal bile etmek istemeyiz… Sakın bunu, Rus ayısı ile ABD filinin, birlikte Türkiye aslanına hücumu sanmayın… Böyle bir anda ayı ve fil, kenara çekilir ve sundukları imkânlarla karakulak çetesini, hep birden Türkiye aslanı üzerine salarlar…R33

Böyle bir durumda, Türkiye aslanı kazansa da, kaybeden olur… Zira Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve yerelden eklemlenen unsurlarıyla çakal, tilki ve köpek pençeye getirilse bile -ki getirilir!-, Türkiye aslanı hem asil menfaatinin ala geyiğini yakalamak imkânından olur, hem de çakal, tilki ve köpek ölüsü üzerine kurulacak sahte ağıt vaveylasıyla, İslam ülkeleri hinterlandında sunî bir aslan nefreti doğurulur…

Ve sonra da, Rus ayısı ile ABD fili, sadece izledikleri ve açıktan finansman sağladıkları neticesiz bir çarpışmanın nimetini, birlikte paylaşırlar…

İşte, cinci cezbesiyle değil, cin fikir nazarıyla görmekteyiz ki; haber bültenlerinden anlaşılmayacak bu olası durumun sıtmasını gösterip, Türkiye’yi, İsrail menfaatlerinin veremine razı edecek bir habis taife vardır ve el’an “Bir devlet vardır, devletten içeru!” mantığıyla Türkiye’de ve devlet içre nizamıyla harıl harıl çalışmaktadır…

Ama Türkiye’yi, yalnız Libya özelinde değil, bütün mevzularda çıkmazlara sokan asıl vakıa, devlet idaresinin tam manasıyla, “Bir ben vardır, benden içeru!” hikmetiyle yönetilememesi…

Türkiye doğru niyette, doğru hamlelerde bulunuyor ama fetih taşını, asil emel burcuna yerleştirecek son ve karmaşık hamleyi, içteki öteki beninin ettiği hokkabazlıklar yüzünden şaşırıyor, yapamıyor…

Suda boğulmakta olan nicesini kurtarmak için çırpınan yüzücü, bir türlü ayağına bağlı taşı kesemiyor, kollarındaki kulaç ahengini bozan hain mafsalları koparıp atamıyor ve büyük mücadele okyanusuna, tam takır, asli ve tarihî misyonuyla çıkamıyor…

Ah ayağa bağlı CHP taşının muhalefeti, ah koldaki hain mafsalın iktidardaki dahli ve ah bir türlü, bütün din, bütün siyaset ve bütün millet misyonuyla okyanusu çalkalayamayan yüzücü!

İnşallah, ayağındaki taş seni dibe çekmez, kollarındaki hain mafsallar soluğunu kesmez ve bu halinle de olsa, Libya’dan lahutî ve ulvî kârlarla dönersin…

Ama işte her halukârda Libya meselesi, bu andan sonra sürükleneceği istikametler açısından bize:

“Bir Libya vardır, Libya’dan içeru!”

Gibi bir deyiş telkin etmekte ve kulağımıza içli içli:

-Dışından itibaren Libya’da, işler yolunda ama “içeru’daki Libya” hattında, yolundan çıkarılmak istenen bir şeyler var!

Diye fısıldamaktadır…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi