Anadolu Kroşe

Yazan: 15 Mayıs 2019 2813

8 seçimlerinde CHP, eğer Pkk’nın siyasi yüzü HDP barajı aşar ve Meclis’e girerse, alacağı milletvekillerini AK Parti’den alacağını hesap etti ve resmi olmayan bir perdeden Atatürkçü kitlesini şu sloganla gayrete getirdi:

“Her evden HDP’ye bir oy!”

Kampanya tuttu ve CHP, HDP’ye barajı aşırtarak PKK taraftarı 67 milletvekilini Meclis’e soktu. Atatürkçü CHP’lilerin, Apocu HDP’ye oy verdiği o kadar aleniydi ki; eşyanın tabiatına aykırı olarak HDP’nin oyları batıda artmış, doğuda düşmüştü. CHP’nin, PKK-PYD’nin siyasi yüzü HDP ile olan aşkı aslında tek seçimlik değildi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, bir süreden beri PKK-PYD organizasyonuna güzellemeler yapıp durmaktaydı. Başın başında şöyle dedi:

“Bizim için YPG terör örgütü değildir. Şimdi bir kere terör örgütü olarak sivillere genç, yaşlı, kadın, erkek demeden öldüren örgütlenmelere biz ‘terör örgütü’ diyoruz. PKK bu bağlamda terör örgütüydü, çünkü genç, yaşlı, kadın, erkek demeden katletti. Ancak YPG'nin şu ana kadar Türkiye’ye veya kendi halkına yönelik böyle bir uygulaması olmadı. Olursa tabii ona da karşı çıkarız. YPG kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur…”27

PYD, PKK’nın Suriye koluyken bu açıklama, bir harf hokkabazlığı ettikten sonra terörü övmekten başka bir de, vatandaşı eşek yerine koymak demekti. Vatandaş eşek miydi peki? Elbette hayır! Mesela Kemal Kılıçdaroğlu’nun, eskiden Kemal Karabulut olduğunu bilmiyor muydu? Soy ismini sonradan değiştirdiğini… Peki soy ismini değiştirince bambaşka biri mi olmuştu? Kemal Karabulut’a küfür edilse mesela, ıslık çalıp tavana mı bakacaktı? Ya da PKK, Türkiye’deki ismini değiştirse ve KPP yapsa, Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu mantıkla:

“Katleden PKK idi. Ben KPP’yim ve temizim!”

Demesine itibar mı edecekti? Anlayacağınız Kemal Kılıçdaroğlu, vatandaşının gözü içine baka baka PYD’ye binlerce tır silah veren Amerika’nın ağzıyla konuşmaktaydı. Amerika:

“Ben PKK’ya değil, PYD’ye veriyorum silahları!”

Diyordu ya hani pişkin pişkin… Diyordu ama kimseyi ikna etmeyen bu açıklamalarını yaparken, gücünden dolayı ikna etsin diye de söylemiyordu. Kurtluk edip, kurdun kuzuyu yiyecekken “Suyumu bulandırıyorsun!” bahanesinden rol çalıyordu. Ama ya Kılıçdaroğlu? Anadolu kuzusuna nispeten o, kurt kuvvetinde miydi ki; Amerika’dan rol çalıyordu ve:

“Ben PKK’ya değil, PYD’ye yüz veriyorum!”

Diyordu. Elbette ettiği zırvalıktı ama kurt zorbalığı edecek kuvvette de değildi… Amerika, yumruğa gelmezdi ama o gelebilirdi… Sıkıntılı bir işti… Üstelik CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, PKK’nın Suriye kolu PYD hakkındaki sıkıntılı tek açıklaması bu da değildi… Mesela kendisine “Amerika’nın silah verdiği PYD Türkiye’ye saldırırsa ne olur?” diye soran haber sunucusuna, seçimlerden kısa süre önce şöyle cevap vermişti:

“PYD bize ne diye saldırsın efendim!”

Yılana, derisini değiştirdikten sonra süt kuzusu muamelesi yapmak, yılandan değilse bile yalandan süt emmiş olmaya delalet edecekken, yalanı teklifsiz ve pişkin pişkin söyleme maharetiyle Kemal Kılıçdaroğlu, 31 Mart 2019 seçimlerine doğru hep bu ağız ve bu nabızla yürüdü. Milletvekilleri, PKK’lı cenazelerinde ağıt yakıyor, gene terörle mücadelede çığır açan İnsansız ve Silahlı Hava Araçları’nın garaja çekilmesini istiyorlardı. Yerel seçimler için Saadet’in Hacivat’ı ve İp’in Uzaylı Zekiyesi ile kurduğu ittifaka, PKK’nın siyasi yüzü HDP’yi de, ofise arka kapıdan alınan kapatmalık gibi aldı. Cumhur ittifakının iki üyesi AK Parti ve MHP, neredeyse bütün seçim çalışmasını bu durum üzerine bina etti. Devlet başı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP’nin Devlet isimli başı Bahçeli, CHP ve hempalarını, terör partisi HDP ile ittifak yaptıkları için Anadolu’ya şikâyet ettiler. Aylar boyunca yapılan yüzlerce miting, televizyon programı, gazete demeci vesair, CHP ve şürekâsının HDPKK ile utangaç ittifakına odaklandı. CHP ve şürekası ise kuzuyu dişlerken yakalanan pişkin bir sırtlan lisanıyla:

“Kuzuyu kim yedi? Vay alçaklar!”

Dedi ve seçim sonuna kadar trajikomik bir perdeden çalışmalarını yürüttü. Ennihayetinde CHP’nin, Milli Görüş, Milliyetçi İP, Marksist PKK, Lezbiyen-Totoş LGBT gibi unsurlarla çattığı fendi, büyükşehirlerde AK Parti ve MHP’yi yendi. Böyle bir hemgâmda Kemal Kılıçdaroğlu, PYD’nin açtığı ateşle şehit olan Yener Kırıkçı’nın Ankara-Çubuk’taki cenazesine katılmak istedi. Anlaşıldığı üzere, protokol teamüllerine uygun olarak güvenlik güçlerine vermesi gereken haberi de vermemiş, böylece tedbir alınmasının da önüne geçmiş… PKK’nın Suriye kolu PYD’yi övücü ve asla terör örgütü görmeyici açıklamalarıyla Kılıçdaroğlu’nu, mutelasız bir matador gibi arenalarında gören Anadolu insanı da o an itibariyle kızgın birer boğaya evriliyor ve olanlar oluyor. Kısaca tasvir etmeye çalıştığımız bu ahvalin kaçınılmaz sonucu da şu oluyor:

“Anadolu kroşe!”

Kızgın boğa boynuzları üzerinde sektirile sektirilen köy kıyısındaki bir evin deliğine kaçan Kılıçdaroğlu, kaçmadan evvel Osman Yenigün isimli yaşlı bir köylünün kroşesini tadarken patlayan flaşlar, aransa ve milyon foto çekilse de manşete çekilmeye layık fotoyu bulamayacakken, ahvaldeki uygunluk bu fotoğraf karesini bulduruyor ve “Öyleyse böyle!” avazlı bir kroşeyi Kılıçdaroğlu’nun yüzünü öperken görüntülüyor. Bu hadisenin “Öyleyse böyle!”si içinde, vicdanlı ve gönül gözü kör olmayanlar için ne yerindelikler vardır, hak getire… Allah’tan Anadolu köylüsünü temsilen Çubuk köylüsü, 2018 seçimlerindeki:

“Her evden HDP’ye bir oy!”

İsimli CHP kampanyasını, eylemine kısas esası yapmamış ve protestosunu:

“Çubuk’taki her evden bir yumruk!”

Diyalektiğiyle işletmemiştir. Kılıçdaroğlu’nun, canlı ve sıhhatli modeline tahammül edemez ve yaşlılığıyla sabrımızı teselli ederken, cansız ve abideleştirilmiş halinin her dem karşımızda bir heykel ya da anıt diye çıkma durumunu asla kaldıramazdık…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi