Bu sayfayı yazdır

Derdimiz: "Eksikliğimiz!"

Yazan: 05 Aralık 2022 718

İnsan, tabiatı icabı en fazla birkaç alanda uzmanlaşabilir. Birkaç alanda uzmanlık dahi o alanların birbirlerine çok mugayir olması durumunda son derece zordur. O alanların içinde müşterek birkaç yer olması durumunda, alanlar birbirlerini bazı hususlarda ihtiva etmesi halinde bu zorluk bir nebze de olsa daha kolaylaşır ve birkaç alanda uzmanlaşabilmek -bir alandaki uzmanlığı diğer alandaki uzmanlığından daha muhkem olması kaydıyla- mümkün olabilir. Örnek olarak, ortaokul talebesinin fen bilimlerine yatkınlığı olduğunu anlaması durumunda bu talebenin üniversite de fizik bölümünü tercih edip okuması diyebiliriz. Fen bilimlerinin içeriğinde yer alan alanlara yatkınlığı var fakat fen bilimlerinin içerdiği alanların tamamında uzmanlaşması, müşterek noktalar olmasına rağmen imkansıza yakındır. Çünkü fen bilimleri içerisinde fizik, kimya, biyoloji vs. gibi muhtelif alanları barındırmaktadır. Fen bilimlerinin bir dalı olan fizik alanını seçip o alanda uzmanlaşması elbette en makul yol olacaktır. Kimya ve biyoloji alanlarında da elbet birtakım keyfiyetlere malik olacaktır lakin fizik alanında malik olduğu keyfiyetler kadar olamayacaktır. Şeksiz şüphesiz, birçok alan içinde debelenmek yerine bir alan içinde derinlere inmek insan tabiatına en müsavi olanıdır.

2.DERDİMİZ EKSİKLİĞİMİZ.2

Aynı husus İslami ilimler meselesinde de tahakkuk eder. Bir insan, İslami ilimleri tahsil etmek istediğinde bütün alanları yüzeysel olarak tahsil edebilir. Fakat aynı insan dersini aldığı alanların hepsinde uzmanlaşamaz. Bu alanlardan, kendinin daha çok temayülü olduğu ve kendine daha çok yakın hissettiği bir alanı seçerek o alanda uzmanlaşması gerekmektedir. Kelam, fıkıh, akaid, mezhepler tarihi vs. alanlarının hepsinde aynı derecede uzmanlaşması bir hayli zordur. Bir alandaki ilmi mutlaka diğer alandaki ilminden daha muhkem olacaktır. Alanlar birbirlerine karşı müşterek noktalar içerse de bir alanda edinilen ilmi derinlik diğer alanlara göre daha fazla olacaktır. İki ilimi edinme hususunda mutlaka biri diğerine nazaran daha sığ olacaktır. Alanların içinde müşterek yerler bulunması ve birbirlerini bazı hususlarda ihtiva etmesi durumunda önümüze çıkan sonuç bu şekildedir. O halde iki alan birbirlerinden oldukça farklı ve birbirlerinden son derece ayrıysa sonuç ne olacaktır? Misal ömrünü akaid alanına vakfetmiş ve o alanda oldukça vukufiyet elde etmiş bir insan; aynı vukufiyeti çocuk psikolojisi alanında elde edebilir mi? O alana kanalize ettiği gayretini, zamanını ve emeğini, aynı şekilde çocuk psikolojisi alanına kanalize ettiği takdirde “evet bu mümkündür” diyebiliriz. Fakat o alana kanalize ettiği gayretin, emeğin ve zamanın üçte birini dahi diğer alana kanalize etmiyorsa “hayır bu mümkün değildir” demek zorundayız.

Ne demek istiyoruz? Yaramızı teşhis edip şifası için gerekli olan merhemin tarifini vermek derdindeyiz…

Müslümanlar olarak en büyük eksikliklerimizden biri alanında derinleşerek uzmanlaşmış isimler yetiştirememektir. Günümüzde bir insan, "çocuğuma nasıl dini eğitim veririm?" sorusuna cevap verirken, aynı zamanda "eşimin beni sevmediğini düşünüyorum ne yapmalıyım?" sorusuna da cevap veriyorsa, hatta aynı insan "Hocam bitcoin almayı düşünüyorum caiz mi?" gibi diğer iki konuya siyah ile beyaz rengin birbirine tezatlığı kadar tezatlık belirten soruya da cevap vermek durumunda kalıyorsa yangın alarmlarının sesi insan kulağının kaldıramayacağı desibellere ulaşmış demektir. Çocuk eğitimi ve eşler arası psikolojide aslı itibariyle farklı alanlar elbette. İşte bu şekilde biri diğerine yabancı, öteki berikinden farklı konulardan müteşekkil tüm soruları aynı insan yanıtlamak zorunda kalıyor. Çünkü, alanlar Müslümanların gayretsizliği hasebiyle boş kalmış.

2.DERDİMİZ EKSİKLİĞİMİZ.3

Örneğin, fıkıh alanında ihtisas sahibi bir insana “Çocuk nasıl yetiştirilir?” sorusu sorulunca verilen cevap muhtemeldir ki o alana dair okuduğu birkaç başlık üzerinden olacaktır. Böylelikle verilen cevabın son derece komprime olması soruyu soranın bu husustaki sorununu tedavi etmeye yeterli gelmeyecektir. Karşı tarafa yeterli gelmesi ve karşı tarafı tatmin etmesi için aynı insanın çocuk eğitimi alanında sıralayacağımız başlıklara malik olması iktiza etmektedir: “Çocuk gelişimi ve psikolojisi ile ilgili temel kavramlar, gelişimin ilkeleri, çocukların farklı gelişim dönemlerinin özellikleri, olumsuz yaşantıların çocuklar üzerinde etkileri, çocuklarda görülen gelişimsel ve psikolojik problemler (…)” gibi muhtelif konu başlıklarında da son derece teçhizatlı olması lazım gelir ki karşı tarafa şifa olabilsin. Bir insan her alanda son seviyede teçhizata malik olamaz. Bu husus hilkatin umdelerine mugayirdir. Ayrıca şu hususu da unutmayalım: Bir insanın omuzlarına, birçok farklı alanın sorumluluğunu atmak o insanın hata yapma oranını arttıracağı gibi o insanın asıl alanını ihmal etmesine de sebebiyet verir.

Biz Müslümanların en büyük eksikliklerinden biri şüphesiz bu hususta. Alanında uzman insan yetiştiremediğimizden ötürü birkaç insan bütün soruları yanıtlamakla kendini mükellef hissediyor. Bu sorunu her alanda uzmanlaşmış Müslüman şahsiyetler yetiştirerek çözüme kavuşturmamız gerekli... O alanda uzman olmadan her konuya cevap vermek, şifa arayan hastaya istemeden zehir zerk etmemize sebebiyet verebilir. Kimimiz çocuk psikolojisinde, kimimiz aile iletişiminde, kimimiz iktisatta, kimimiz sosyolojide, kimimiz fıkıhta, kimimiz mezheplerde ihtisas sahibi olmak için gayret etmeli ve her alanda İslam’ı gerçek anlamda temsil etmenin bu yolla olacağını idrak etmeliyiz. İslam itikadımızı ve ruhumuzu koruyarak, pergelin ucunu İslam’a sabitleyerek ve muhtelif alanlardan birini seçerek uzmanlaşıp ümmetin derdine gerçek anlamda derman olmanın çaresinin bu yol üzerinden geçmekte olduğunu bilmeliyiz. Muhtelif alanları dolduralım ki İslam’ın sesini yekpare ve muhkem bir şekilde yükseltelim…

Melih Mercan