Bu sayfayı yazdır

Kelâm-ı Kibâr'ın Gölgesinde...

Yazan: 24 Mart 2022 959

Kelâm-ı kibâr, kibâr-ı kelâmest… Büyüklerin sözleri, sözlerin büyüğüdür…

Bu başlık altında, büyüklerin, sözlerinden murad ettiği şey konusunda fikir ve gönül aynamıza yansıyanları sizlere aktarmaya çalışacağız…

Bismillah…

  • Üstad Necip Fazıl: “Dava, hesap ve kitap bilmeyen ve bir madde kaygısına malik olmayan konak sahibinin, eşya tasarrufunda açıkgöz uşağına nihayet esir düşmesi tarzındaki masallara uygundur. “

Belli bir güce ve konuma eriştikten sonra kendisini geliştirmeyen bir devi, sürekli terakki halinde olan bir cüce eninde sonunda alt eder… Bu bir hilkat kanunudur. Batı’nın Doğu’ya karşı vaziyeti de aynen bu şekilde olmuştur…

Hadis-i Şerif: “Günü gününe eş geçen aldanmıştır.”

Osmanlı, gününü, gününe eş geçirmeye başladığı 17. asırdan itibaren aslında dünya iktidar koltuğunu Batı’ya kaptırmıştır.

Ayet meali: “Fe iza ferağte fensab.” - Bir işi bitirince, hiç vakit kaybetmeden hemen diğerine başla…-

  • Ubeydullah Ahrar Hazretlerine atfen şöyle söylenir: “Murakabe ve teveccüh marifet değildir! Marifet, bir gayeye inanıp o gaye etrafında hususi bir anlayışa sahip olmaktır.”

Hazret burada marifetin tarifini yaparken aslında bugünün tabiriyle dünya görüşünün ehemmiyetine vurgu yapıyor. O devirde, inanılan davanın veya dinin fikrî olarak cemiyete tatbiki işinin örgüleştirilmesi, formülize edilmesi demek olan “dünya görüşü” ifadesi yoktu elbette. Lakin Hazretin tarifini yaptığı marifetin karşılığı tam olarak dünya görüşüne taalluk etmektedir. İslami dünya görüşü,  ele alınan meseleyi fikir terazisinde tartıp, fikir cetveliyle ölçmektir… İslam’ın hukukunu her meselede fikrî bir tecessüsle korumak, o mesele üzerinden İslam’a yol açmaktır... Hâsılı, ele alınan her meselede fikrî bir yakınlık sahibi olmaktır...

Elimizde şeriat terazisi ve fikir cetveli olduktan sonra altından kalkamayacağımız yük ve boyunun ölçüsünü alamayacağımız mesele yoktur!.. Yeter ki Müslümanlığın asgari şartlarını yerine getirip, okuyalım, düşünelim ve hamle yapalım… Gerisine zaten Allah kefil:

“Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, o da size yardım eder ve ayağınızı yere sağlam bastırır…”

Davayı dünya görüşü çapında ele almadıkça, davanın işkembeciler sokağında harcanması da mukadderdir. Cumhuriyet tarihinde bunun bir sürü menfi örneği vardır. Halis niyetler ile çıkılan siyaset veyahut cemiyet sahasında bahsettiğimiz ölçüye göre hareket edilmemesinden kaynaklı cisimleriyle birlikte isimleri de unutulmuş nice yapılar vardır. Bulunduğu yıllar ile mukayyet olmayıp asırlara hitap etmek isteyen bir hareketin davayı en başta, fikrî bir temele oturtması lazım.

Fikirsiz her şey eksiktir… Büyük Doğu-Seriyye hareketinin reisi Servet Turgut’un tabiriyle de “Eksik oluş, oluşun katilidir!”

Kamil Altıntaş