Bu sayfayı yazdır

Vahdettin Mevzuunda Ak Parti Kapasitesi: Karşı Devrim Yapmak Yerine, Self Evrim Geçirmek!

Yazan: 30 Ekim 2022 681

2013’te, tam da 20 yıllık Ak Parti devr-i iktidarının tam ortasında Mehmet Ali Şahin, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı sıfatıyla, gene Ak Partili Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya seslenmiş, Sultan Vahdettin hakkında ders kitaplarında geçen ve “vatan haini” olduğunu kaydeden ifadelerin çıkarılmasını istemişti. Böyle olunca CHP kanadına elbette feverana geldi ve en genel tepki formatıyla Mehmet Ali Şahin şahsında Ak Parti’yi bir karşı devrim hazırlığı içinde olmakla itham etti!

Elbette bu CHP namına bir vehim, Müslüman Anadolu halkı içinse bir hayaldi!

CHP için bir vehimdi, çünkü Ak Parti’nin böyle bir karşı devrim yapması muhaldi. Karşı devrim yapabilmek için asgarî bir dünya görüşünün olması gerektiği bir vakıa olarak önümüzde dururken, salaş bir dünya görüşünden bile malik olamamış, kaba muhafazakâr olmaktan öteye gidememiş ve gitme şansı da olmayan Ak Parti üstelik, müesses devrimi bu çeyrek çıkışlarıyla ara ara dürtmekte, gaflet uykusuna yatmasına izin vermemekteydi! Ormanda koruluğu tasallut altında tutan bir sırtlanın hakkından gelmek, uyurken kafasına iri bir taş indirmekle mümkün olabilecekken, öldürmek kastıyla ona her uykuya daldığında ince bir dut dalıyla dürten bir mandada, elbette karşı devrim yapmak aklı da, cesareti de olmaz… Bu karşı devrim için, musallat sırtlanlara karşı koruluğa aslan olarak girmenin elzem olduğu bir vasatta, Ak Parti ne dün aslan oldu, ne bugün aslan olmuştur, ne de yarın aslan olabilecektir… Zira sırtlan-manda-aslan teslisinde zuhura gelebilecek bir karşı devrimde, CHP her zaman hilkatini ifa manasına sırtlan olacak, bir türlü aslanlık hüviyetine dolamayacak Ak Parti’nin bahtınaysa, mutlaka “mandalık rolü” ile “ince dut dalıyla dürtmek” fiilleri düşecek…

Ak Parti için peki bu melalde aslanlık ihtimali az da olsa var mıdır?

Elbette artık yoktur, zira Ak Parti’nin karşı devrim hamlesinde bulunabilmesi için bir dünya görüşü yoktur, yirmi yılda edinememiştir ve bir dünya görüşünden mahrumluğun aslanlık mevzuundaki tekabülü de tam olarak, pençesizlik-yelesizlik-keskin dişsizlik, dev cüssesizliktir…

Bu sebeple gelinen nokta itibariyle de, CHP’nin ürktüğü ve Kemalist rejimi hedef alan karşı devrimin gerçekleşmesi bir yana dursun, kendi attığı ok ile vurulurcasına Ak Parti’yi bir self evrim oku isabetlemiştir! An itibariyle Ak Parti, sırtlan olamayacağı, aslan da olamadığı için Müslüman Anadolu halkını umumi mandalaşmaya, yani Kemalist rejim ve değerleriyle, hem de “muhafazakâr” bir formatta kucaklaşmaya davet eder hale gelmiştir!

Böyle olmasaydı…

CHP, Vahdettin Han’a düşmanlığını, sarih bir şekilde Mustafa Kemal’e dayandırıp bu duruşundan milim adım geri atmazken, devleti yirmi yıldır bu manada hünsa bir tavırla idare eden Ak Parti, bir yandan Vahdettin Han’ı muhafaza edasını sürdürüp, ona saldıranları “esefle” kınamaz, bir yandan da Vahdettin Han’ı hainlik ve soysuzlukla suçlayan kimse bizzat Mustafa Kemal iken, CHP’nin bu hususta Mustafa Kemal’i istismar ettiğini öne sürmezdi…

Ama işte böyle olmuştur… Yani güya yamuğu düzeltmek üzere yola çıkan Ak Parti, buna gücünün ve maharetinin yetmediğini görünce bizzat yok olmamak için, düzgünü yamultmayı tercih etmiştir!

Velhasıl Kemalist kanat, Vahdettin Han düşmanlığı meselesinde kendilerine göre haklıdır ve hatta, Mustafa Kemal’in gösterdiği duruşun arkasında durmak manasında da takındıkları eda, tutarlı ve erkekçedir! Zira şu ifadeleri Nutuk’ta, bizim için vatan haini değil, gerçek bir vatan dostu olan Vahdettin Han hakkında bizzat kullanan Mustafa Kemal’dir:

-Şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştıran SOYSUZ…

- Bu zat HÂİNDİR. Düşmanların vatan ve millet aleyhinde kullandıkları bir MAŞADIR…

-Vahdettin gibi hürriyetini ve hayatını milleti içinde tehlikede görebilecek kadar ÂDİ BİR YARATIĞIN, bir dakika bile olsa, bir milletin başında olduğunu düşünmek ne hazindir! Şükre değer bir durumdur ki, bu ALÇAK, mirasına konduğu Saltanat makamından millet tarafından atıldıktan sonra, ALÇAKLIĞINI Sonuna kadar getirmiş oluyor.

- ÂCİZ, ÂDİ, DUYGU VE ANLAYIŞTAN YOKSUN BİR YARATIK…

Öyleyse peki, Mustafa Kemal, Vahdettin Han mevzuunda gayet net iken, CHP merkezli Kemalist güruhun, Vahdettin mevzuunda “ortacı, hünsa” bir tavır göstermesi beklenebilir mi? Tersinden bir misalle, ortada “Tebbet Sûresi” var iken bir Müslüman hiç, Ebu Leheb hakkında “ortacı, hünsa” bir tavır takınabilir mi? Mustafa Kemal ve Nutuk’unun, bir Kemalist için ne ifade ettiği de anlaşılsın diye verdiğimiz bu misal, Vahdettin’i müdafaa mevkiinde de Ak Parti’yi, belirttiği vasat itibariyle hem Tebbet Sûresî’ni aşkla okumak, hem de Ebu Leheb’e muhabbet duymak gibi tam ortacı, tam hünsa bir vaziyete müteallik kılar!

Bizim, Sultan Vahdettin ve Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı, Milli Mücadele’nin başlayışı mevzularında ne düşündüğümüz herkese malum zaten… Kurtuluş savaşını bizzat Sultan Vahdettin’in başlattığını, dahası bu savaşın henüz tamamlanmamış olduğunu biliyor, buna inanıyoruz… Zaten bunun da kısa bir özeti, bizzat Sultan Vahdettin Han’ın, ölümünden kısa süre San Remo’da imlâ ettirdiği hatıralarındaki şu iki cümlede mücmel:

“İşgalci Yunanlara karşılık vermek için mümkün ve gizli vasıtaları kullanarak Anadolu’ya memur eylediğim yaverim Mustafa Kemal…”

“İstanbul düşman süngüleri altındayken Mustafa Kemal Paşa’yı Yunanların üzerine gönderme kararını almak gibi kutsal bir mutluluğun zevkini tattım…”

Hakikati yerli yerine oturtacak bir karşı devrim için, bu mevzide durmak ve bir milim gerilemeden ilerlemek, sırtlan-manda-aslan teslisinde “aslanlık” mevkiine kurulmak demek…

20 yıllık Ak Parti devr-i iktidarıysa kaydettiğimiz üzere, bu teslisin “manda” kısmına vidalı, üstelik artık el mahkûmluğundan da değil, bizzat memleket saadetinin mandanın şahsında deruhte edilebileceğine ait hünsa inançta mıhlı…

Oysa, az bir aslanlık etmek için Ak Parti’ye ne fırsatlar gelmişti…

Hani sırtlan konçertosuyla “Vahdettin haindir!” diye yükselen seslere, “Hain değildir!” dedikten sonra konçertodan karşı cevap:

“Ama bunları Nutuk’unda bizzat Atatürk söylüyor!”

Diye geldiğinde, nihai cevabını vakur bir şekilde:

“Olsun, Atatürk ve Nutuk aksini de dese, Vahdettin Han hain değil, büyük vatan dostudur!”

Diye verseydi, karşı bir devrim olmazdı belki ama en azından Ak Parti’nin kendisi, Anadolu’yu da hedef tutan bir hünsalıkla hazin bir self evrimin nesnesi de olmazdı!

Ama açık kaydedeyim, bu olmadı ve olan-olmakta olan tam da “Tebbet Sûresi”ni okuyup, hasıl olan sevabı da Ebu Leheb’in ruhuna göndermek gibi bir ucubeliğin burcunda, hem de ampullü bir flama halinde dalgalanmaktadır!