Bu sayfayı yazdır

İslam Hukuku'nda Boşanma

Yazan: 17 Temmuz 2020 2483

Evlilik, toplumun temelini oluşturan önemli bir kurumdur ve maalesef her evlilik her zaman mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir şekilde ilerlemeyebilir. Bu durumda şahısların maslahatını korumak adına boşanma yoluna gidilir. Kimi zaman üzücü ve yıpratıcı bir süreç olarak bilenen boşanma, kimi zaman da bir kurtuluştur.

Hadis meali:

“Mübah şeylerin Allah’ı en fazla gazaba getireni boşamadır.”

Boşanma, kulların zor durumda kalmamaları için Allah tarafından verilmiş bir lütuftur. Aksi halde toplum ve şahıslar, içinden çıkılmaz sorunlarla baş başa kalabilirdi. Allah kullarına böyle bir lütufta bulunarak, bu bağlamda ortaya çıkabilecek birçok sorunun önüne geçmiştir. Lakin, boşanmanın “Allah’ın en sevmediği helal olması” vasfı, zihinlere kazınması gereken ilk ve en önemli maddedir. Dolayısıyla aile birliğini koruyup, dağıtmamaya dair ifrat noktasında çaba sarfetmek her ferdin başlıca vazifesidir. Toplumumuzda ne yazık ki hatrı sayılır derecede yer bulmuş, bulan ve de bulacak olan bu meselenin ilmine vakıf olup, şeriatten zerre şaşmazcasına yaşamamız gereken hayatlarımızda bu mevzuyu da hakkıyla, kimseyi kırıp incitmeden ve dolayısıyla da topluma zarar vermeden zuhur ettirmek önemlidir. Nitekim genellikle yanlış ve kulaktan dolma bilgilerle edinilmiş bu ilim(sizlik), doğru uygulandığı sanılarak, aile gibi önemli bir kurumu ilgilendirmesi hasebiyle toplumu derinden sarsmaktadır. Özelde şahısların, genelde toplumun maslahatını korumak adına Allah’ın hükümlerinin kusursuzluğu tartışılmazdır. Fakat bizler, günümüzde Allah’ın bu hususta koyduğu kuralları uygulamaktan ve onları öğrenmekten, nefsimize ağır gelmesi ve meselenin ciddiyetinin dahi farkında olmamamız sebebiyle imtina ediyoruz. İlimsizliğimiz sebebiyle de birçok sosyolojik, psikolojik sorunlara sebep olmakla beraber, günah hanemizi de -sanki çok boşmuşçasına- doldurmaktayız. Gayemiz; İslami ilimlere, en azından toplumsal sıkıntılara yol açabilecek kadarını önlemek amacıyla vakıf olabilmek. Bu hususun kıymetli olmasının ve fıkıhta bu kadar ayrıntılı olarak düzenlenmesinin sebeplerinden biri de, fıtrat olarak erkekten daha zayıf olan ve korunmaya muhtaç olan kadının hem madden hem de manen muhafazasını sağlamaktır. Gerek evlenme bahsinde gerek boşanma bahsinde hem erkek hem de kadın Allah’ın hükümleriyle koruma altına alınmıştır. Bu bağlamda toplumumuzun kanayan yarası olan boşanma bahsinin İslam Hukuku’ndaki yerine bakacağız.

Talâk; sözlükte, bağı çözmek ve tahliye etmek anlamına gelen Arapça bir kelimedir. İslam Hukuku’nda ise terim anlamı, “Manevi bir bağ olan nikâhı çözmek ve izale etmek, nikâhı ortadan kaldırmak”dır. Halk arasında boşanma olarak bilinir. Daha çok erkeğin hanımını boşaması hakkında kullanılır. Çünkü İslam Hukuku’na göre talâk hakkı erkeğe aittir. Bununla beraber kadının da kendi iradesiyle kocasından boşanma hakkının olduğu durumlar vardır. Örneğin; kadının mahkemeye başvurarak kocasından boşanabilmesi veya bazı durumlarda evlenme esnasında boşanma haklarından bir veya birkaçını talep edebilmesi söz konusudur.

Sünnete Uygun Boşama Nasıl Olur?

Bir adamın, zifafta bulunduğu karısını, içinde zifafın gerçekleşmediği üç temizlik müddeti içinde ayrı ayrı birerden, toplam üç talâk ile boşamasına “Hasen/Sünnî Talâk“ denir. Misal, bir adam karısını bir temizlik dönemi içinde “boş ol, benden uzaksın, boşsun vb.” lafızlar kullanarak bir talakla boşasa, bu müddet içerisinde de hanımına yaklaşmasa ve bu durum üç temizlik dönemi içinde tekerrür etse üç talakla sünnete uygun biçimde boşanmış olurlar. 

Lakin kadını, zifafta bulunulmamış bir temizlik döneminde, tek talâk ile boşamak ve iddeti bitinceye kadar kadını terk etmek, yani ona geri dönmemek, en güzel biçimdeki boşamadır. Sünnet’e en uygun olan boşama tarzı budur.

Ashâb-ı Kiram efendilerimiz, hanımlarını boşayacakları zaman tek talakla boşayıp iddet süresi bitene kadar beklemeyi tercih etmişlerdir. Bu şekilde gerçekleşen boşama, bir adamın karısını her bir temizlik döneminde bir talâkla olmak üzere toplam üç talâkla boşamasından daha faziletlidir. Çünkü sünnete uygun olan boşama, boşandıktan sonra duyulan pişmanlık hissi için açık bir kapı bırakır ve kocanın karısıyla tekrar evlenebilmesine imkân verir. Kadının bu boşamadan gördüğü maddi ve manevi zarar diğer boşamalara nazaran daha azdır.

Sünnete uygun olmayan talak (bid’î talak) ise kadını tek bir seferde üç veya iki talâk ile boşamaya, zifafta bulunulmuş bir temizlik devresi içinde üç talâkla boşamaya veya kadın hayızlı iken onu boşamaya denmektedir. Bu şekilde yapılan boşama bid’at olmasına rağmen geçerlidir yani hukuki sonuç doğurur lakin bu fiilin faili günahkâr olur.

Boşanmanın Geri Dönüşü Mümkün Olur Mu?

Evlilik bağının tamamen kopup kopmaması açısından iki çeşit talâk vardır:

1) Ricʿî Talâk

Boşanmadan sonra geri dönme halinde yeni bir nikâh akdini icap ettirmeyen, sırf kocanın ricʿati ile nikâhın devamını gerekli kılan boşamaya denir. Yani koca, karısını Ric’i talak ifade eden bir lafızla bir veya iki talâkla boşasa,(üçüncü talakta geri dönüş -Ric’at- imkanı yoktur) kadın istese de istemese de iddeti içinde ona dönebilir. Dönüş, kocanın “Sana döndüm” gibi sözlü ifadesiyle veya zifafla olur. Bu şekilde yapılan talâkta evlilik derhal sona ermez. Ricʿî talâk lafzının meydana geldiği anda kadının iddeti başlar ve bu iddet süresi içinde karıyla koca aynı evin içinde evliymiş gibi yaşamaya devam ederler ve barışıp evliliğe devam etmenin yollarını ararlar. Bu sebeple birbirlerinden tamamen ayrılmış sayılmazlar. Fakat evliliklerine devam etme kararı alıp, geri dönüş(ricʿat) yapılsa bile karı koca arasındaki bir talâk hakkı düşmüştür. Sadece iki hakları kalmıştır. Geri dönüş için ise, iddet süresi henüz bitmediğinden, yeniden nikâh akdi yapmaları gerekmez.

Ricʿî talâk iddeti bekleyen kadının, evliliğin henüz resmen sonlanmamış olması sebebiyle evlilik içi nafaka ve mesken hakkı devam eder. Böyle bir dönem içinde kocası ölen kadın, kocasına mîrâsçı olur. Çünkü aralarında tam ve kesin bir ayrılık gerçekleşmemiştir.

2) Bâin Talâk 

Bain talak ifade eden durumlarla, nikâh akdinin kaldırılması halinde, her iki tarafın arzusu ile tekrar (yeni bir nikah akdiyle) birleşmeyi mümkün kılan boşamaya denir. Sadece üçüncü talâkta gerçekleşen bâin boşama, tekrar birleşmeye imkân vermez. Yani kocasından üç talakla boşanan kadın, bir başkasıyla, sahih bir nikah akdiyle ve sahih bir evlilik niyetiyle evlenip, yine sahih bir sebeple yeni kocasından ayrılmadıkça eski kocasıyla tekrar evlenemez. Buna Beynûnet-i Kübrâ (Büyük Boşama)denir. Nitekim bu husus çokça istismar edilmekte ve bazılarınca da yanlış bilinmektedir. Burada esas olan, birinci kocaya dönme niyeti olmaksızın yeni bir nikah akdi kurulmasıdır. Yoksa birinci kocaya dönmek için, ikinci koca ile evlenip boşanmak değildir. Bu durum –haşa- Allah’ı kandırmaya çalışmak olur.

Bunun dışında birinci veya ikinci bâin talâkla gerçekleşen boşanmalar, Beynûnet-i Suğra (Küçük Boşama) olarak adlandırılır ve bu durum kadının eski kocasıyla, yukarıda bahsi geçen prosedür gerekmeksizin tekrar evlenebilmesine imkân verir. Sonlandırılan evliliği bir şekilde kurtararak devam ettirme isteği, kadının iddet süresi içinde olsa da olmasa da, talak çeşidinin Bain olması sebebiyle yeni bir akit ve mehir gerektirir. Kısaca bain talakla boşanan bir çift, üç talak haklarını da kullanmamışlarsa, yeni bir nikah akdiyle, yeni akdin gerekliliklerini yerine getirerek tekrar evlenebilirler. Fakat daha önce bir kere boşandıkları için, bundan sonra sadece iki defa boşanma haklarının kaldığını unutmamalılardır. İkinci kez boşandıklarında da tekrar evlenebilmelerine imkan varken, artık evliliği çocuk oyuncağı haline getirerek üçüncü kez boşanırlarsa, malum şartları yerine getirmedikçe tekrar evlenemezler.

Bain Talak ifade eden durumlar ise mahkemenin boşaması, zıhar, (kocanın, karısını kendisine nikahı haram olan birine -annesi, kız kardeşi vb.- benzetmesi) ila, (kocanın, karısına bir süre yaklaşmayacağına dair yemin etmesi) lian, (kocanın karısına zina iftirasında bulunması) muhalea, (kadının, kocasından belli bir ücret karşılığında -mehir- kendisini boşamasını talep etmesi) kadının kocasından aldığı talak hakkını kullanması ve Hanefilere göre abartılı lafızlarla yapılan boşamalardır. Bu şekillerden herhangi biriyle boşanan karı koca, bain talakla boşanmış olurlar ve bu boşanmalarında, kendilerine tanınan üç talak hakkını da kullanmamışlarsa, (yani bu birinci veya ikinci talaklarıysa) evlendikleri takdirde boşanmalarına imkan verecek talak haklarının kalması sebebiyle, yeni bir nikah akdi ve mehirle tekrar evlenebilirler.

Yukarıda da açıklandığı üzere talağın birçok hukuki sonucu olmakla birlikte ana hatlarını bilmek bizim için kafidir. Aile mefhumunu kurarken şeriatdan zerre taviz verilmeyeceği gibi boşanma hususunda da şer’i hükümleri bilmek her müslümanın vazifesidir. Ancak temennimiz odur ki bu ilme teoride vakıf olup pratikte kullanmaya luzüm olmasın. Her ailenin salih niyetlerler üzere kurulup o niyetle daim olması duasıyla…

Zahide Özkal