Bu sayfayı yazdır

Eksik Oluş, Oluşun Katilidir

Yazan: 22 Haziran 2020 1657

Bir yazıda anlatılmak istenen hüküm bazen başta bazen sonda verilir. Biz eksik anlaşılmak ihtimalini göze alarak bu yazıdaki hükmümüzü sona saklamayı tercih ettik. Yazıyı çok da uzatmayarak bazı olaylar etrafında demetlediğim hakiki bir sözü aktarmaya çalışacağım.

Seriyye Dergisi Kasım sayısındaki yazıda tarihselciliği ele alıp ortaya koymaya çalışmıştım. Tarihselcilik fitnesinin Türkiye’de yayılmasında etkili olan okullardan, ekollerden bahsettik. Bunlardan en çalışkanları Ankara ekolü (Ankara İlahiyat) ve Kuramer’idi (Kur’an Araştırmaları Merkezi). Eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun halen müdürlüğünü yaptığı Kuramer’in kurulması, Diyanet tarafından desteklenmesi başta Müslümanlara hoş gelmiş olabilir. Üniversitesine evladını gönderip, vakfını (DİB Vakfı) maddi olarak camii çıkışlarında desteklemiştir. Hali hazırda gelinen noktada görüyoruz ki maalesef peygambersiz bir İslam’ın temeli bu kurum tarafından atıldı ve birçok gencin aklı çelindi.

İmam hatiplerde önünü alamadığımız bir artış meydana geldi. Yağmurun yağması toprağa berekettir fakat sele dönmesi tüm mahsulü berbat edip, bütün köyü sular altında bırakabildiği gibi fikirsiz, zikirsiz ve denetimsiz açılan binalara tabela asılarak imam hatip lisesi yapılmasıyla dışı bizim olsa da içi fitnenin merkezi olabilir. Geldiğimiz noktada görüldüğü gibi, bu deverana kaptırdığımız öğrencinin mezun olduktan sonra bu imam hatibe atanmasıyla birlikte kendisine zerk edilen kafa karışıklığından bozma fikirleri, imam hatipteki talebelere de aktarmasıyla; Sünnetsiz ibadet, ümmetsiz millet ve peygambersiz dine inanan bir topluluk meydana geldi.

Ankara İlahiyat, Kuramer ve imam hatiplerdeki fikirdaş hocalarımız ve gönüldaş talebe gardaşlarımızın olduğundan habersiz değiliz ve görmezden gelemeyiz. Lafımızın istikametinin dostu incitmek değil, silkeleyerek doğruyu göstermek olduğunu ilk anlayanların onlar olduğunu zannediyorum. Çatının altında bulunanlar olarak çatıyı içerden yıkmaya çalışanları ilk fark edenler de onlardır çünkü…

Gelinen ahval ve şeraiti göz önünde bulundurarak şunu söyleyebiliriz ki; bazen tiz seslerle alt yapısı oluşturulmaya çalışılan İslam Üniversitesi ve Kadın Üniversitesi gibi kurumlar eğer ki bu fikirsiz hesapsız politikalarla açılacak ve yönetimi modernistlerin eline bırakılacaksa, büyüdüğünde zalim bir adam olacağını ilahi bir ilimle bilen Hz. Hızır’ın bir çocuğu küçükken öldürülmesi gibi, ilerde ümmetin başına nice dertler açacaksa, açılmamasını temenni ederim. Dostlarımız, lafımızın seküler kesimle benzeştiğini zannetmesin. Kastımız yeni bir İslam çıkarmaya çalışanlara, maksadımızsa yeniden İslam’ın yaşanmasıdır.

Büyüğümüz Servet Turgut’un, Türkiye’nin Manzarası eserinde örneklendirdiği gibi, Buğday tarlaları İslam’a ram olmuş Anadolulunun elindeyken, o buğdaydan yapılacak hamuru Anadolu’ya yayacak oklava bizim elimizde değilse, ilk iş buğday tarlalarını arttırmak değil oklavayı ele geçirmek olacaktır.

Sıra, hayatımızın her alanındaki eşya ve hadiselere şamil edebileceğimiz hakiki söze geldi: ‘’Eksik oluş, oluşun katlidir’’. Samimiyetle yola çıkıp, İslam’ın kendi içindeki ve içtimai hayattaki intişarına vesile olmak için onu temsil etmeye çalışan kişi müspet taraftan teslim olup, oluşunu tamamlayamazsa, menfi taraftan temsiline sebep olarak İslam’a zarar vermektedir. Allah cümlemize İslam’a teslim olarak, ölmeden olmayı, eşya ve hadiselere tesirde İslam oklavasını kullanabilmeyi nasip etsin.

M. Sefai Aydoğdu