Bu sayfayı yazdır

Ortalık Hastalığı

Yazan: 20 Nisan 2019 2896

Evvela samimiyet ne demektir, ne anlama gelir? Samimiyet, bildiğimiz üzere içtenlik, gerçek duygu ve düşüncelerimizi olduğu gibi göstermek yollu davranışlarımızın hamurudur. Samimiyetsizlik ise samimiyetin tersinden, gösteriş, gerçek duygu ve düşüncelerini olduğu gibi göstermemek vb. anlamlara tekabül eder. Samimiyet mevcudiyetini yapılan işlerle ortaya koyar. Samimiyetsizlik ise mevcudiyetini söylenip yapılmayan, yapılması için çaba dahi harcanmayan işlerle ortaya koyar. Her işte, düşünüşte, sezişte, her şey ama her şey de samimiyet şart!

           

Sonu ‘’izm’’le biten veya bitmeyen birbirlerini yemek için zuhur eden batıl davalarda dahi samimiyet gerekli ve önemlidir. ‘’İzm’’le biten, bitmeyen bütün batıl davaların hakikatinin İslam`da olduğu samimiyet havasını kendi batıl davaları namına bizden daha iyi teneffüs ettikleri ise asırlardır aşikâr. Hâlbuki Gaye İnsan ve Ufuk Peygamber (SAV) ‘’Din nasihattir/ samimiyettir.’’diyerek ümmet olma şuurunun mihenk taşlarından biri olma mahiyetindeki düsturu 1400 yıl önce mukaddes ağızlarından dökülen hadis-i şerifle, mukaddes ayaklarının bastığı topraklarda abideleştirmiştir. Cemiyet olarak Ümmet olma şuurunun, fert olarak Müslüman olmanın mihenk taşlarından olan samimiyet; sonu ‘’izm’’le biten, bitmeyen batıl davaların eline geçerek asırlardır Müslümanlığa balyoz üstüne balyoz indirmiştir. Ey hikmetinden sual olunmaz Allah`ım! Peygamber Efendimiz`den (SAV) uzaklaşmaya durduğumuz vakitlerde, O`nu (SAV) anlayamadığımız demlerde, O`nun (SAV) mukaddes ağızlarından dökülen hadisi şerifini tersinden; batıl davaların elinde göstererek Müslümanlık alemine ne güzel de ders veriyorsun..!

           

Samimiyetsizlik muhitimizi yavaş yavaş tesirini gösteren zehir gibi ihata etmekte ve biz narkoz verilmiş hastalar gibi hiçbir şey hissetmemekteyiz. Her geçen zaman içinde ise Müslümanlar olarak ifrat derecesinde samimiyetsizlik hastalığına meftun olarak devam etmekteyiz. Bu halin sebepleri ise, Peygamber Efendimizin (SAV) hadisi şerifini idrak edememek, din kisvesi altında dine atılan zehirleyici kementler ve bu hadiselerden her zaman fayda devşirmeyi bilen, oluşan fırsatları kendi lehine çevirmeyi başaran (yediği darbelerin kuyruk acısı da büyük), Müslümanları kendine köle etmeye memur Tilki Batı ile Cüce Kuklaları. Bu fırsat sahasını açan hepsinden beter müsebbipleri ise; pençelenmiş idrakleriyle idraklerimize pençe vuran Ham yobaz- Kaba softa..!

           

Dünyanın dört bir yanında medeniyet sanılan Batı dünyası Müslümanları katlediyor. Müslümanları ve dahi Müslümanlığı kültürel kaynaşma projeleri adı altında soykırıma uğratıyor daha neler, neler, neler..! Ahalimizin sözü geçen büyükleri “dostlar alışverişte görsün” usulünden sosyal medya hesaplarında iki satır yazı yazıyor, belki yazmıyor. Bizler, robotların dahi kılacağı el, kol, bacak hareketlerinden mütevellit samimiyetten namütenahi uzak namaz kılmayı İslamiyet zannediyor, dışımızdan ‘’Allah Müslümanların yardımcısı olsun’’ derken; içimizden ‘’ Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!’’ diyerek samimiyetsizliğin nirvanasına doğru gidiyor, had noktasına yaklaşıyor; belki de aşıyoruz. Biz niyet okuyucu falan değiliz. Sadece yapılan işlerden, hareketlerden, tavırlardan, eylemlerden intiba sonucu yaptığımız çıkarımlar diyerekten, ‘’Haddini aşan her şey zıddına inkılâp eder!’’ ölçüsünü kulaklarımıza küpe etmemizi şiddetle tavsiye ediyoruz.

           

Peygamber Efendimiz`in (SAV) mukaddes ağızlarından dökülen “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.” hadisi şerifine nispetle ümmet olarak çoğunluğumuz imanın en zayıf halkalarında yer alıyor, aldığımızı zannediyor; belki de almıyoruz ve bu halden rahatsızlık duymuyoruz. Bilahare cemiyetin meydan yerinde insanlara hızlı şekilde tesir ede ede ortalık hastalığı derecesindeki samimiyetsizlik salgını kol geziyor, cirit atıyor ve “naanikk” çekiyor. Agora da Müslümanlara nanik çekerek cirit atan ortalık hastalığının antibiyotiğinin ise; dinimizin şifa veren ilaç dolu çantasında her zehire karşı panzehirinin mevcut olduğunu söylüyor ve yalancıktan değil! hakikaten samimiyetin antibiyotiğini, yalancıktan değil! hakikaten Müslüman olmak isteyenlere biraz gayret edip çantaların içini karıştırmalarını yalancıktan değil! hakikaten! tavsiye ediyor, samimiyetsizlik hastalığımızın şifasına çok geç olmadan kavuşmamızın gerekliliğini üstüne basarak vurguluyoruz.

            Bu hal üzere devamlılığımızı sürdürürsek nasıl bir felakete sürükleneceğimizi teşbihte hata olmaz diyerekten teşbih tuvaline fırçamızı vurup teşbihleyelim. Müslümanlara hızla tesir eden ortalık hastalığının antibiyotiğini almayı daha da geciktirirsek, kahkahalarla ağlayarak, hüngür hüngür gülerek elimizde değnekle deliler gibi dolaşıp şu tekerlemeyi söyleriz:

-Müslümanlık nerede?

-Samimiyetsizlik yedi.

-Samimiyetsizlik nerede?

-Dağa kaçtı.

- Dağ nerede?

-Yandı, bitti, kül oldu…

 

Bu ortalık hastalığını ortalıktan def etmek maksadıyla hem antibiyotiğimizi kullanıp hem de kullandırtmak için son nefes, son nefere kadar mücadelemizi Allah`ın izni ve keremiyle sürdürmeye çalışacağız. Sen konuş Üstad`ım sen konuş kelimeler erisin, biz susalım:

‘’ Ah samimiyet, ah samimiyet; senin olmadığın yerde hiçbir şeyin gerçeği kalmıyor..!’’

ALLAH (C.C) ÜMMET-İ M….D`İ SAMİMİYETSİZLİK HASTALIĞINA DEĞİL, SAMİMİLİK HASTALIĞINA MEFTUN OLANLARDAN EYLESİN..!

Melih Mercan