Soruya Bakın: İbne Kim, Rektör mü, Dekan mı, İkisi de mi?

Yazan: 20 Ekim 2020 4703

Gazi Üniversitesi’ndeki öğrenciliğim, uzun ve hareketliydi. Belki sekiz-on dekan, dört-beş rektör gördüm… Akademinin, siyasete göre şekilleniyor olması maatteessüf bir vaka iken, hükümetler değişti, üniversitelerin tutumu değişti, ekseri sağdan ama soldan da rektörler gelip geçti. Benimse, en başından en sonuna kadar tutumum hiç değişmedi ve haksızlık gördüğüm her meselede, her yönetime karşı geldim. Bu süre boyunca, siyasetten akademiye kadar uzanan süreçte öyle can sıktım ki; Ankara Şeker Fabrikası tesislerinde hükümet ortağı parti liderlerinden, akademisyen kalabalıklarına videolarım izletildi, benimle beraber dikkat edilmesi gereken dostlarım işaretlendi ve hatta öyle günler oldu ki; girmem yasaklanan üniversiteye, kabadayılık cakasıyla girmem engellenemeyince, hiç olmazsa diğer öğrenciler görsünler de, sevmeyip benden ürksünler diye ardıma, onlarca polis ve güvenlikçi takıldı. Bunlar beni, o kadar yakından takip ediyorlardı ki; abdest almak için lavaboya girdiğimde ceketimi onlara asıyordum!

Beni bütün bu hatıra katarı içine sokan şey, içlerinde tastamam katır gibi duruyor olanı…

Katır gibi duran ve hala dimağımı katır gibi tepiyor olan…

Üniversite’nin, soldan sıyrılıp da rektörlük makamına kurulmuş rektörlerinden biriyle cedel zamanlarımda, arkamda yüzlerce kişi, rektörlüğün meşhur binası yanından her geçtiğimde, ortamın sesi yankılandırmasının da celbiyle şu sloganın atıldığını çok duydum:

-İb-ne rek-tör! İb-ne rek-tör!

Bize kızmayın, kelimenin mecazî anlamıyla o rektör, bize sayısız “ibnelik” etmiş, biz de, biraz da kavganın, “Kavgada yumruk sayılmaz.” kuralınca belki sinirlerimizi tutamamıştık!

Kızacaksanız da, bunu bilip de kızın!

Ama durun!

Bizim o gün için mecazî manada ibne olduğunu söylediğimiz rektör, kelimenin gerçek manasıyla az sonra ibne çıkmasın mı!

Evet, yargıya yansımış ve her şey alenileşmiş olduğu için kaydediyorum; o rektör, kendi gibi defolu erkek olan korumasıyla sık sık fuhuş yapıyormuş da, bu fuhuş seanslarından birini koruması videoya kaydetmiş, sonra da kendi abisiyle beraber koruduğu rektörden para sızdırmaya başlamış, parayı, ibneliğinin ortaya çıkmasından daha fazla önemseyen rektör de, polise başvurunca her şey ortaya dökülmüş…

Ah, ne mide bulandıran, ne akıl durduran şeyler!

Ama kusmadan, delirmeden evvel bir daha durun!

Şimdilerde; muvazzaf rektörlerden biri için de benzer bir iddia var… Defolu erkek bir üniversite rektörüyle, aynı üniversiteden gene defolu bir erkek arasındaki fuhuş, videoya kayıtlıymış. Bu kayıt, uzun zamandan beri Cumhurbaşkanlığı’na ve YÖK’e gönderildiği halde halâ soruşturma açılmamış, hadisenin üzeri bir şekilde örtülmüş, hatta erkek erkeğe fuhşun ibne rektörü, videodakinin kendisi olduğunu kabul etmiş ve kaydı kendisine izleten gazeteciyi, özel hayatına müdahale ettiği gerekçesiyle de savcılığa şikâyet etmiş…

Bu gazetecinin iddiası…

İddia haline bile, aman Allah’ım!

Durun, bu ifşaattan birkaç gün sonra, iddia sahibi gazeteci, isimleri de açıkladı… Fakat ondan da birkaç gün sonra, ismi zikredilen rektör açıklama yaptı ve:

“Eşcinsel ilişki videosundaki kişi ben değilim, üniversitemiz dekanlarından biri ile bir başka öğretim görevlisi!”

Dedi. Rektörün, üniversitesi ile üniversitesinin bulunduğu ili temize çıkarmak manasına, bir de esaslı (!) tesellisi var idi:

“Mezkûr cinsel ilişki, ne üniversitemiz, ne de ilimiz sınırları içinde gerçekleşmemiştir! İlimizi ve üniversitemizi karalamak isteyenler boşa düşmüştür!”

Söylediği şeyler aşağı yukarı böyle…

Her halukârda, aman Allah’ım!

Konuşulan şeylere, soruşturma mevzuu yapılan hadiselere bir bakar mısınız?

-İbne kim, rektör mü, dekan mı, ikisi de mi?

Videodaki kişilerden biri rektör değilse, rektör özelinde olayı iddia eden gazeteci namına orta yerde koskoca bir ayıp vardır. Ama asıl ayıp olan, üniversitesi dekanlarından biriyle, başka bir öğretim görevlisi arasında yaşanan, hem de artık iddia vasfından çıkıp vaka vasfına girmiş erkek erkeğe fuhuştur!7.a soruya.bakin

Ayıp mı, düpedüz sapıklık, hayvanlık, kepazeliktir!

Peki ya, aylar öncesinden gerçekleşen ve ibneliğini tescilleyen video kaydı gerekli mercilere iletilen bu hadisenin, mevcut sistem tarafından kaplumbağa umursuzluğu ve hızıyla karşılanıyor olmasına ne demeli?

Normalde, aslan öfkesi ve şimşek hızıyla karşılanması gereken bu fecaat, zaten bütün resmiyle Türkiye’ye bütün halde dayatılmak isteniyorken, bu vakaya karşı kaplumbağa kalanların da, hakiki değil ama mecazî manada bir ibnelik işledikleri farz edilmemeli mi?

Çocuk ve gençlerimizin, bıyıklı manzaralarıyla teslim edildiği akademisyenlerin ibne çıkması ayrı bir fecaat, tescilli ibne akademisyenler için halâ işlem yapılmamış olması daha ayrı bir fecaat ve işte; ibne akademisyenleri, ibnelikleri tescil olunduğu halde koruyan başka ibnelerin var olma ihtimali, daha daha başka bir fecaat…

Bütün bu fecaat sağanağı altında da kesin olan bir şey var:

 Toplum olarak bu halimizle, Peygamberler Peygamberi’nin devri başlamadan önce gelmiş olsaydık, muhakkak helâk edilir, belirttiğimiz rezalet ile hayatımız yaşanmaya değil, yok edilmeye değer görülürdü…

Allahım, fecaat topu bu toplumdan bizi sakındır ve yalnız aklımızı değil, edep ve namusumuzu da koru…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi