‘‘Cihatçı’’ mı? Medya Dilinde İslam Düşmanlığı...

Yazan: 20 Ekim 2020 4418

Daima dikkat çektiğimiz bir husustur; Türkiye’nin ana insan ve fikir malzemesini, marjinal kılıp, bu yolla ondan gidermek ve ortaya, sadece dış kaplamasıyla değil, ruhuyla da “laik ve demokrat” bir insan ve fikir bütünü çıkarmak istiyorlar…

AK Parti’nin, bilerek yapıyorsa ihanet, bilmeden yapıyorsa “ihanete şayan sakarlık” diye defalarca işaretlediğimiz ve özellikle son devrelerinde, kendiyle birlikte Müslüman Anadolu halkının da felahını, Kemalizm’i içselleştirmesinde görücü anlayışı, bilinçli ya da bilinçsiz Anadolu’dan Öz Muhammedî İslam anlayışını tasfiyeye durmuşken, bunun bir de medya diline olan yansımalarına şahitlik ediyoruz…

Dikkat edin; yalnızca sol-muhalif basın ve televizyon kanalları değil, onun beş katını bulmuş hacmiyle AK Parti himaye ve kontrolündeki basın ve televizyon kanallarında da artık, “cihatçı” kavramını çokça duyuyoruz…

Çokça duyuşumuzun en sonki vesilesi de; Batı’nın, Türkiye ajanı gibi işleyen CHP’sinden gelen “Türkiye, Azerbaycan’a 300 cihatçı gönderdi!” iddiası… Ve tabi, bu iddiayı, yandan yemiş Napolyon mesabesindeki Fransa Devlet Başkanı Macron’un alması, hoparlöre bağlaması ve bu yolla Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak istemesi… CHP ve dahi Fransa, zaten yapmaları gereken işi yapıyorlar… Meselemiz o değil…

Ama ya bu vesileyle, Türkiye’deki bütün basının, “cihatçı” kavramını, tıpkı öz Muhammedî İslam’ın Anadolu’da önce marjinal gösterilmesi, sonra da tam tasfiye edilmesi emeline uygun olarak günde milyon kez, donanma fişeği gibi patlatıp patlatıp, milli dimağa çullandırmasına ne demeli?

Yahu, bir Müslüman, namaz kıldığı için ne kadar namazcı, oruç tuttuğu için ne kadar oruççu, zekât verdiği için ne kadar zekâtçı, Hacc’a gittiği için ne kadar haccı, kelime-i şahadet getirdiği için ne kadar kelime-i şahadetçi ise, namaz, oruç, zekât, hacc ve kelime-i şahadet kadar İslam’ın rükûn ve esası olan cihada da, kalbî ve fiilî iştirakı sebebiyle o kadar cihatçıdır, hatta fiilen cihat edemediğinde, Müslümanlığını muhafaza etmek istiyorsa hiç olmazsa, kalben cihattan yana olmak zorundadır…

Hiç balık, tabii suculuğu bağlamında görülmeyip de, suçlama lisanıyla “sucu” diye yaftalanabilir mi?

Bu olmaz, ama Türkiye’de, dinini, namusunu, vatanını korumak için dünya sathında silaha davranan herkese, suçlama lisanıyla “cihatçı” denmeye başlanmıştır…

Ve bu lisan fecaati, bir aşüfte sakızı olarak, hassasiyet sahibi olan çok azı hariç, basın ve televizyon tiplemelerinin tamamının ağzında çiğnenmekte, balonu şişirilip şişirilip patlatılmaktadır!11.a cihadci

Vaziyet çok açıktır: Batı’nın en batısından, batınımıza bir ifrit gibi musallat olmuş CHP’ye kadar “cihatçı” kavramı, bahsettiğimiz şeytanî emel için bilerek türetilmiş ve dahi bilerek kullanılmaktadır ama işte onu, artık Müslüman gazete ve televizyoncular da teklifsiz, hem de ağızlarını doldura doldura kullanır hale gelmişlerdir.

Oysa “cihatçı” kelimesinin ok eylendiği bir bağlamda, şeytanî avcılık hassası yalnız cihad ceylanını değil, namazın, orucun, zekâtın, haccın, kelime-i şahadetin, kısaca bütün İslam’ın ceylanını da hedeflemektedir!

Yani “cihatçı” kavramının, “terörist” kavramıyla eşitlenmiş olarak kullanılmasının manası, cihattan başlayarak, namaz, oruç, zekât, hacc ve kelime-i şahadete varana kadar bir tecrim ve takbih hamlesinde bulunmak ve bu hamleyle peyderpey, İslam ile Müslümanlar arasına doldurulamaz hendekler kazmaktır…

Ve işte bu şeytanî emelin ehramları da, Türkiye’deki bütün medya organları tarafından ya bizzat Firavun olarak, ya da Firavun’un ehramına taş taşıttığı köleleri olarak yavaş yavaş örülmektedir…

Bu satırların yazarı, bu şeytanî emelin tezgâhına, bu yazılarıyla fikirde tekme atmak niyetindedir ama bu satırların yazarı, değil Kemalizm’i içselleştirmek, onu bu ülkeden defetmek için, içinde fikrî ve fiilî sayısız tekme tutmaktadır ve haliyle şuna buna değil, Allah’a iman etmiş olarak, yalnız gereği doğduğunda cihad ederek can vereceğini değil, cihadın hukukunu korumak için bile canını seve seve vereceğini kaydetmektedir…

Hem bilmektedir ki; Müslüman Anadolu halkının hukuku Allah’a emanettir ve Allah’ın hukuku da, Müslüman Anadolu halkının çeperinde toz değil, kalp içinde közdür…

Ve inşallah, üflendikçe uçup gitmeyeceğiz, daha bir yanıp harlanacağız…

Ayet meali:

“Ey iman edenler! (Müslüman Anadolu halkı da!) Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Resulü’ne gerektiği gibi inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz… Eğer bilirseniz, sizin için hayırlı olan budur. Böyle yaparsanız Allah sizin günahlarınızı bağışlar, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere; sonsuz nimet ve ebedî mutluluk di­yarı olan Adn Cennetlerindeki çok güzel köşklere yerleştirir. En büyük başarı ve kurtuluş işte budur!” (Saf-10/12)

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi