Bu sayfayı yazdır

İstanbul Sözleşmesi Ve Derinleşen Eşeklik

Yazan: 24 Ağustos 2020 1682

İstanbul Sözleşmesi, millete monte edilmiş bir kazıktı. Bu kazığı sökmek için, bu kazığı monte edenlere karşı kötü olmak pahasına yıllarca mücadele verdik, veriyoruz…

Bu arada, onu monte edenlere yaranmak için bu kazığı yalayıp duranlar, hatta bir şifa fitili gibi onu içine tersinden alanlar oldu. Bunlar, eşya ve hadiseleri İslam’a göre değil de, partilerine, nefslerine, menfaatlerine göre değerlendiren, ana kalabalık kitle… Gürûh, ahali… Ve asla bir davanın adamı değiller… Yalancı şahitler kahvehanesinin, adalete göre değil, paraya göre şakıyan maymunları…

Şimdi; gelinen noktada Ak Parti bile İstanbul Sözleşmesi’nden dönmekten bahseder oldu. Bu bahsediş de, tamamen İstanbul Sözleşmesi kazığını sökmeye çalışanların emeklerinden peyda… Yani Ak Parti de, kazığın kazık olduğunu, kendi içindeki bir fikir sancısıyla değil, İstanbul Sözleşmesi’ni kazık görenlerin feryatlarıyla fark eder oldu. Fark etti mi, ediyor mu ya da fark ettiği demokrasi hokkabazlığıyla kazığı kazık görenlerin hayli fazlalaştığı mıdır?

Ne ise ne… Gelinen noktada kazık sökenler Ak Parti için, koşulsuz itaat göstermedikleri için “sakıncalılar” listesine yazılırken, kazık yalayanlar “sakıncasızlar” listesine alındı. Şimdi liste tutanlar ile “sakıncasızlar”, İstanbul Sözleşmesi kaldırılsa bile hep beraber “sakıncalılar”a tân edecek, tedbirli davranacaklar… Bunun da manası haliyle, işlerin gene ehil olan dava adamlarına değil de, ehlileştirilmiş yaban eşeklerine emanet edilmesi olacak…

Hep “gene, gene” diye derinleşe bu heyula da, idare emanetinin hep “daha da eşekleşmişler” eline düşmesi demek… Yani bugünümüzün idare eşekliği, yarınımızdaki idare eşekliğini aratıyor, aratacak… Bugünün eşeği ve eşekliği, dünün eşeği ve eşekliğinden beter, yarının eşeği ve eşekliğinden evla olacak…

Hani bu şeytanî akışın zinciri bir yerden kırılmasa, gün gelecek, demokrasi ufunetiyle belki de eşekliğin boyutu:

“Galiba Allah, iki tane, oylayalım!”

Gibi dalaletlere taşınacak… Düşünün ki; bu davanın gerçek adamlarına da, o zaman mücadelesini:

“Allah bir! Eşekliğin, eşşekoğlu eşekliğin lüzumu yok!”

Gibi öldürücü ve kusturucu bir derekede göstermek düşecek…

Zira eşeklik, daha da eşekleşmek üzere saltanatını, derinleştire derinleştire sürdürmektedir…