Bu sayfayı yazdır

KADEM'den, İstanbul Sözleşmesi İçin Bayram Tefsiri

Yazan: 05 Ağustos 2020 1824

Kurbanların kesildiği, ocak gözlerine kavurma tavalarının konulduğu, yakın akraba, eş-dost arasında telefon sirkülasyonunun arttığı bir an…

Böyle bir anda, kavurma tavasının değil de, millî neşve ve saadet kazanının içine bir nifak kepçesi daldırıldı ki; bayram unutulmakla kalmadı, bayrama havî saadet günleri de bir keşmekeş arenasına döndü…

Zira KADEM, millet nezdinde bir “Avrupa Konseyi Kazığı” olarak görülen ve hissedilen İstanbul Sözleşmesi’ni, “Dikensiz Gül” olarak göstermeye matuf 16 maddelik bir bildiri yayınladı ve bu hususta milletle sonuna dek inatlaşacağını teyit etti.

Bayramı, sosyal medya mecrası üzerinden zehreden bu son müdafaa hamlesiyle görüldü ki; İstanbul Sözleşmesi adeta KADEM’in Çanakkalesi’dir ve kimseyi geçirmemeye de, adeta yeminlidir…

Düşünün ki; İstanbul Sözleşmesi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Nas değil!”, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş “Çıkabiliriz!”, Bilal Erdoğan’ın TÜGVA’sı “Çıkmalıyız!” demişken, cesur ama deli bir pokerci gibi elinde-tarafında sadece Cumhurbaşkanı kızı Sümeyye Erdoğan var iken “Rest!” demiş ve İstanbul Sözleşmesi’ni “Bayram Tefsiri” edasında ve 16 başlıkta nokta nokta savunmuştur…

Milleti eşek yerine koyup, eşeğe anlatır gibi soruları kendi soran ve cevaplarını da kendi veren KADEM için İstanbul Sözleşmesi, yaptıkları müdafaadan da anlaşılmaktadır ki, KADIN BÖRTEÇİNE’sinin esaretten KURTULUŞ ERGENEKONU’dur ve onu elde etmek için nice dağlar oyduğuna, nice geçitler aştığına iliklerine dek inanmıştır!

Ama aslında KADEM ve İstanbul Sözleşmesi aşkının nispet deyişi bizce bellidir:

“Kargaya yavrusu şahindir!”

İşte bakın; KADEM KARGASI, Türkiye özelinde fikrî ve fiilî annelik ettiği İstanbul Sözleşmesi’ni savunurken bir maddeyi:

“İstanbul Sözleşmesi’nde LGBT gibi yönelimlere kapı aralayan maddeler var mıdır?”

Sorusuyla başlatmış, sonra da derhal:

“Hayır!”

Diye cevaplamış, akabinde sözleşmeyi, LGBT mevzuunda iyice temize çıkarmak için cümle serilerine devam etmiş ama dikkat, daha başka bir maddeye geçmeden ve aynı madde içinde iken şöyle bir hinlik parantezi açıp, şöyle bir hamakat üç noktası koymuştur:

“ ‘CİNSEL YÖNELİM’ kavramı sadece Sözleşme’nin 4. Maddesinde geçmektedir…”

Biz size, mücerret fikir istidadından mahrum kafaların, bakar kör edalarıyla düştükleri hamakatın misali cümlesini kuralım:

“Oturtulduktan sonra tek bir yağlı kazık, koklanan bir bahçe dolusu gülden daha carî ve hakikidir!”

Heyhat!

Biz, İstanbul Sözleşmesi’nin bütününden tüten yağlı kazığı göstermeye çalışıyoruz, KADEM de, İstanbul Sözleşmesi kırıntılarından güya gelen gül kokusunu koklatmaya çalışıyor…

Biz onları galebe çalarsak, yağlı kazıktan herkes selamette olacak… Ama ya onlar bizi galebe çalarsa?