Bu sayfayı yazdır

Başı İslam'a Bağlı, Başbağlar Köyü

Yazan: 05 Temmuz 2020 2817

Bugün, tertemiz bir Anadolu köyünde, tertemiz insanlara kıyılmasından ibaret vakıasıyla,  Başbağlar katliamının yirmi yedinci yıldönümüdür… Vakıası, bu kadar basit ifade olunabilecek bu katliamda, eğer bakmayı becerebilirseniz aslında, Anadolu ruhunun belirttiği asırlık garipliği de görebilirsiniz…

Önce katliamın, en basit ama en vahşi vasfıyla, vakıasını gösterelim:

5 Temmuz 1993… Yüzü aşkın PKK’lı, sırf buram buram Müslümanlık koktuğu için seçtikleri Bağbağlar Köyü’ne geliyor, kadınları sürükleye sürükleye köy deresine götürüyor, direnen beş kişiyi evlerle beraber yakıyor, sonra da köy camisini kuşatıyor, cemaati silah zoruyla köy meydanına topluyor ve eldeki beşten sonra lazım olan rakamı, yani yirmi sekizi desteleyip, kurşuna diziyor…

Etti mi, 33 şehit…

Bu rakam, teröristlerin istediği rakamdır ve güçleri yettiği halde ne 34’e çıkmış, ne 32’ye inmiş, tam tamına 33’te karar kılmışlardır… Zira bu katliam, alelade soydan bir katliam değil, üç gün evvel yaşanan ve Madımak Otel’inde 33 kişinin can vermesiyle noktalanan Sivas Olayları’nın, PKK eliyle alınmış intikamıdır…

Hani demişlerdir ki, 33 Alevî, çağdaş, cumhuriyetçi, laik, Kemalist, ateist aydına karşılık, 33 Müslüman köylü!

Ve şimdi de; “Sivas’a karşılık Başbağlar” özelinde görünen garipliği, Anadolu ruhunun belirttiği garipliği gösterelim:

Sivas’ta, mukaddesatına saygısızlık gösterilmek yoluyla öfkesi gemlenen, aklı güdülen ve varlığı Madımak Oteli’ne doğru sürülen Müslüman Anadolu insanı, ihtiyarî ve etkin bir yönelişin süvarisi değilken, kendisine hem ihtiyarî bir katliamın süvarisi, hem de çitmeleyeceği kafa için bizatihi tefekkür etmiş bir katır muamelesi yapılmış, tersinden Başbağlar’da da, bizzat kafası çitmelenmek üzere köyü PKK’lı katırlarca basıldığı halde bu defa, kafasını katırların toynağına çarparak gadre uğramış bir kazazede muamelesi yapılmıştır…

İki halde de, etken değil, varlık gayesinin aleyhine işletilmek üzere edilgen kılınan, Müslüman Anadolu insanıdır…

5 Temmuz 1993 sabahı, salasına saz tıngırtısıyla karşılık verilerek tahrik edilen odur, Salman Rüşdi’nin, İslam’ı hedef tutan “Şeytan Ayetleri” kitabına Türkiye’de hoparlörlük eden Aziz Nesin’le kışkırtılan odur, hatta Sivas’a getirtilen ve panel panel gezdirilerek “Ben dinsizim!” konuşmaları yaptırılan, yetmedi kendisine uzatılan ve “Çevirttiğiniz eserde, Peygamberimizin zevcelerine hakaret ve iftira var!” sualine, Sivas afakına karşı pişkin pişkin “Olabilir, karşı delilin varsa getirirsin, konuşulur!” diyen aynı Aziz Nesin’le öfkesi kamçılandıkça kamçılanan odur, bütün bu tahriklerle beraber Madımak Oteli önüne sevk edilen, hangi elden çıktığı belli olmayan bir ateşle otel perdeleri tutuşturulup da, çıkan dumandan 33 kişi boğulunca da, alelade muhakemeyle karpuz seçer gibi 33 ferdine müebbet hapis cezası verilen gene odur ve işte; hadiseden üç gün sonra, buram buram İslam kokan Başbağlar Köyü’nde 33 ferdi katledilen, hep odur… Müslüman Anadolu insanı…

Şimdi; bir, 27 yıldır, Sivas Olayları vesile kılınarak size dinletilen ve daima Müslüman Anadolu ruhunu hedef tutan namütenahi martavallara bakın ve bir de, gene 27 yıldır, Başbağlar Köyü’nden, fısıldama ahengiyle gelen ve sadece katledilmekten vareste, içli içli edilen ahu vahlara bakın ve Anadolu’yu bir asırdır garip kılan gerçek kıymetin, sadece Müslümanlık ruhu olduğunu görün…

Bakın ve görün ki; CHP hinterlandında faaliyet gösteren ve Sivas olaylarında can veren 33 vatandaşın intikamı, masum 33 Anadolu köylüsünü öldürmek suretiyle bizzat PKK tarafından alınıyor ve bundan 26 yıl sonra, bizzat CHP ile PKK’nın siyasi partisi HDP, Türkiye genelinde seçim ittifakına gidiyor…

Kendilerini mazlum addetmek yoluyla, gerçek zulüm organizasyonları tesis eden ve ortak emelleri, Anadolu ruhundan İslam rengini söküp atmak olanlara karşı beliren tek gerçek, bir asırdır bu topraklarda gerçek mazlumların, Müslümanlığını hala muhafaza eden Anadolu insanı olmasıdır…

Arası 26 yıllık olan ve ilki, Müslüman Anadolu’ya karşı şehirde ve köyde, fiilî birliktelik ifade eden Sivas ve Başbağlar hadiseleri, ikincisi de gene Müslüman Anadolu’ya karşı şehirde ve köyde, siyasî birliktelik ifade eden seçim ittifakı hadisesi, hep birden afaka doğru ve mutlaka Anadolu’ya karşı:

“Sana ur gibi yapışık Müslümanlık vasfın kopmadıkça, her vesileyle sana vurmaya devam edeceğiz!”

Demektedir de, bunu bir tek, hadiselerin muhasebesi doğru konjonktürden gözleyebilenler duymaktadır. Bir zaman, PKK’nın siyasi partisinden, genel başkan yardımcısı bir kadın:

“Kemalistlerle, aynı emeldeyiz… Onların Batı’da yapmaya çalıştığını, biz Doğu’da yapmaya çalışıyoruz!”

Demiş, Türk ve Kürt ayırt etmeksizin, bütün Anadolu’dan İslam’ı atmak ve tamamını seküler-laik kılmak istediklerini itiraf etmişti de, bu ikrardaki, CHP ve HDP-PKK fark etmeksizin hep birlikte beliren “Müslüman Anadolu”yu yok etme emelini de çoğu kimse, dikkat kadrajına almamıştı…

Öyle ya; bu ülkede bütün dikkatler, bu ülkenin gerçek düşmanları fark edilmesin ve bu ülkenin gerçek mazlumları anlaşılmasın diye daima, ipteki cambazlar üzerinde toplanmaktadır…

İpte cambazlar, hokkabazlık ederken, dipte de hain eller, mana ceplerimizde gezinir ve bu kısır döngülü trajedi de daima, Müslüman Anadolu insanı soyulur…

Allah’tan ki, Allah vardır, ezelî ve ebedi bir nikâhla başımızı İslam’la bağlamış ve başımızı da İslam’dan başka şey önünde eğilmez kılmıştır…

Topyekûn Anadolu ile beraber başı İslam’a bağlı Başbağlar Köyü, halâ buram buram İslam kokan ahvaliyle bize, bunu ihtar etmektedir…

Başbağlar Köyü, sessiz bir mazlumluğun, duyabilenler için atılan sessiz bir çığlığıdır... Buram buram İslam kokan ahvaliyle bu küçük köy, bütün Anadolu’ya aslında demektedir ki:

“Başımı koparabilirler ama başımdaki İslam bağını çözemezler!"

Basanı PKK imiş filan… Basanı gerçekte, PKK mümessilliğiyle beraber, bütün küfür dünyasıdır…

Baksanız PKK, 33 Başbağlarlı köylüye, üç gün önce Sivas olaylarında ölen 33 çağdaş, laik, ateist, seküler aydının intikamı için kıymıştır…

Ama şundan emin olunmalıdır ki; buram buram İslam kokan Başbağlar Köyü’ne sıkılan PKK kurşunları üzerinde, Haçlı birliklerini toplamak için 1095’te Clairemont Nutku’nu okuyan Papa II. Urban’ın, soğuk ve boğuk nefesi vardır…

925 yıl evvel, II. Urban kudura kudura Avrupa’ya:

“O toprakları (Anadolu’yu kast ediyor!) ahlaksız ve mel’ûn ırktan (Türkleri kast ediyor!) geri alın ve kendinize bağlayın…”

Diye seslenmişti… Başbağlar Katliamı’nda da, PKK kurşunlarının seslendirdiği, aynı şeydi…

Asırlık CHP tabancasından çıkma, PKK kurşunlarının…