Bu sayfayı yazdır

LGBT Mevzuunda, Cumhurbaşkanı'na…

Yazan: 30 Haziran 2020 2861

LGBT mevzuunda kaç yazı yazdık, devlete kaç çağrıda bulunduk, sayısını unuttuk… Hatta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu, LGBT derneklerinden şikâyet ediyor diye kınadık, şikâyet makamında değil, icraat makamında olduğunu hatırlattık…

Öyle ya; toplumu hayvandan aşağıya çekici vaziyetleriyle LGBT dernekleri, devletin bir kınama mevzuu olamazdı! Zira hangi baba, öz çocuğunun ruh ağzına pisleyen, kültür kalbini deşen, namus ciğerini söken ucube bir mahlûkâ, icraattan kopuk, sade bir eseflenme tavrıyla karşılık verirdi ki!

Ama Türkiye’de, milletin baba yerine koyduğu devlet, ruh ağzımıza pislemek, kültür kalbimizi deşmek, namus ciğerimizi sökmek için kuyruğa girilmişken, olanları sadece izliyor, milletle beraber sadece şikâyetleniyor, masaya yumruk vuracağı yerde, ıslık çalıp tavana bakıyor!

İşte; tam bu hususta, türlü sapıklığın arz-ı endam ettirildiği sözde “Onur Haftası” vesilesiyle ve devleti gene icraata davet edici bir yazı daha yazmak emelindeydim ki; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, araba radyosundan terennüm eden konuşmasına denk geldim… Bakanlık Kurulu sonrası, canlı konuşuyordu:

“Buradan, milletimin tüm fertlerini, Rabbimizin yasakladığı her türlü sapkınlığı sergileyenlere ve onları destekleyenlere karşı dikkatli olmaya ve tavır almaya davet ediyorum…”

Bu cümleleri duyunca, ayağımın altında gaz pedalı tavşanlaştı, fren pedalı tazılaştı ve o an içimden, arabayı kenara çekmek, arabadaki tavşan ile tazıyı “Tavşan koş, tazı tut!” oynamaya terk etmek ve sonra da, yürüyerek uzaklaşmak geldi… Hedefsiz, saatlerce, sadece yürümek…

Zira ortada gene “İdam Meclis’ten geçerse, ben onaylarım!” paradoksuna benzer, çıldırtıcı bir paradoks vardı. Öyle ya; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yıllardır, Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a rağmen postasını koyuyor ve eğer Meclis, delikanlılık gösterip idam yasasını geçirirse, kendisinin de delikanlılık gösterip, Cumhurbaşkanı olarak bunu tereddütsüz onaylayacağını söylüyor ve bu söylemi ne hikmetse, kalabalık halk kitleleri nezdinde, sükse yapıyordu!

İşte şimdi de; LGBT mevzuunda benzer bir paradoks ortaya çıkmış ve dakikasında, sükse yapmaya başlamıştı. Zira hemen:

“Recep Tayyip Erdoğan, noktayı koydu! Helal olsun!”

Diye manşetler atılmaya başlandı. Oysa bu bir nokta değildi, virgül bile değildi, hatta konuşma çizgisi bile değildi!

Peki, ne idi? İşte, hoppala denecek yer… Ortadaki saçma sapan durumu, bir de müşahhas misaline kavuşturmak borcu, saçma sapanlığa muhatap olanda…

Olsun, gene de gösterelim:

Susuzluktan ciğeri kavrulmuş bir çocuk, saatler boyunca ağlayıp annesinden su istiyor ve en nihayet annesi ona mürüvvetini:

-Hadi bakalım yavrum! Annenden su iste bakalım!

Diye gösteriyor… İşte LGBT mevzuunda, millet ile Recep Tayyip Erdoğan şahsında husule gelen, saçma sapan nispet ilişkisi…

Ne imiş? Sapkınlıklara karşı dikkatli olacak ve tavır alacakmışız!

Ne yani, eşcinselleri taşlayalım mı, öldürelim mi, derneklerini mi basalım, yüzlerine mi tükürelim? Ya da, insan şambreli totoşlarla Kuğulu Park’ta randevulaşıp:

“Bak halaoğlu! Ayıp ediyorsunuz!”

Diye, el insaf mı çekelim? Ne yaparak tavrımızı gösterelim, göstermiş olalım? Müslüman Anadolu halkı, Recep Tayyip Erdoğan’ı seçmekle zaten tavrını göstermemiş midir!

Bunu şimdi, en baştan ve manyağa anlatır gibi tek tek heceleyecek miyiz?

Hem biz, tavrımızı zaten gösteriyoruz ki; bunu Bakanlar Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı dile getiriyor. Ama işte bu dile getiriş, şöyle bir kısır döngüyle temessül:

Savunma hattından çıkarılan top, sağ açığa çekiliyor, oradan kısa paslaşmalarla rakip kalenin dibine kadar iniliyor, yapılan muz orta tam da forvetin göğsünde yumuşuyor ama işte o forvet, topu önüne indirdikten sonra rakip kaleye şut çekmiyor da, kendi kalesine doğru yönleniyor!

Sayın Cumhurbaşkanım!

El insaf! Devlet ehramını, tersine çevirmekten beter bu top çevirişiniz, diğerleriyle beraber inanın ki; Müslüman Anadolu halkındaki gınayı, duvarlara tırmandırmakta…

Eşcinsellik telkinine bu millet, her gün, her saat muhatap… Televizyon dizi ve programlarının her biri, organize olduğu belli olan bir plânla, mutlaka bir eşcinsel figürü bu millete, hem de sempati sosuna bulayarak dayıyor…

Yahu, Ankara’nın, bitki örtüsü değişti! Artık Ankara sokaklarında, yaprak değil de, LGBT sapıklarının reklam kartvizitleriyle dolu…

Arabada beşe, evde on beşe fuhuş çağrısı, tüm milletin midesini kaldıracak çapta kuvvetli… Bu yüzden havaya bakarak yürüyen birini görürseniz, avanak sanmayın, yerdeki pislikleri görmemek için hassasiyet gösteriyordur!

Tavır mı diyorsunuz; bunlardan yüzlercesini, gönüldaşlarımız organize oldular, yakaladılar ve dövdüler! Yakalananımız olsaydı, emrinizdeki kolluk kuvvetleri eliyle hâkim karşısına çıkarılacak, cezalandırılacaktı. Bundan sakındığımız yok… Sadece, bu sıkıntının böyle çözülmeyeceğini biliyoruz… Yahu, çok mu zor, LGBT faaliyetlerinin Türkiye’deki köküne, devlet eliyle kibrit suyu dökmek! Çok mu zor!

Sayın Cumhurbaşkanım!

LGBT mevzuundaki son konuşmanız, şöyle bitiyor:

“Rabbimden milletimizi ve ülkemizi bu tür sapkınlıkların yol açacağı sosyal ve beşeri felaketlerden korumasını niyaz ediyorum...”

Hissine sadece tercüman olunup, hislerine icraat olunmayan ve talepleri böyle böyle es geçilen Müslüman Anadolu halkı da, yaptığınızı yapar, ilk seçimlerde size:

“Allah, Recep Tayyip Erdoğan’a yardım etsin!”

Der ve fiilsiz bir duayla sandığa gitmezse, ne olur biliyor musunuz?

Mukaddesatı uğrunda ve çağrınızla, tankların altına yatan bir milletin namusu ve neslinin salahı için, birkaç LGBT derneğini bile kapatmaktan, faaliyetlerine dur demekten imtina ediyorsanız, söyleyin, niye varsınız?