Ölüm Orucu Bağlamında; Kemalist CHP, DHKP-C Ve Aleviler

Yazan: 16 Mayıs 2020 2301

Kıpkızıl bir tabut ve içinde, kupkuru bir surat ortasında, cehenneme gideceğini ihtar eden pörtlek gözler… Kırmızı ve parlak kumaşa açılmış bir suratlık pencereden, inanmadığı âlemlere doğru dikiz atıp, gökleri izleyen bir çift gayya teleskopu…

Bu gözler, DHKP-C’nin ölülerine aittir… Ve tenazur edildikleri mekân sathı da, etrafında gulu gulu dansı yapar gibi dönen bir avuç DHKP-C’liyle beraber, daima Cem Evi’nin önüdür…

DHKP-C ölülerinin, çok uzaklardaki cehennemi yakın gösteren pörtlek gözlerini ters çevirip de, oradan geriye doğru bakarsanız, çok uzaktaymış gibi zannedildiği halde çok yakında olan bir gerçekle karşılaşırsınız…

Ne ile mi?

Ne ile karşılaşacağımızı kaydetmeden evvel, özlü bir hafıza tazelenmesi yaşayalım…

Berkim Elvan, malumunuz… Gezi olaylarında polise taş atarken, polisin attığı gaz kapsülüyle ölen, DHKP-C bandanalı çocuk… Ve Kemalist CHP’nin, bayraklaştırdığı bir çocuk…

Gücünü, aralıklarla eylem yapmak ve eylemsizlik mağmasının asla soğutulmamasında bulan DHKP-C, işte yeni bir eylemin rotasını bu defa Berkin Elvan hadisesi sathında buldu, iki örgüt üyesini adliyeye gönderdi ve Berkin Elvan dosyasına bakan Savcı Selim Kiraz’ı, Adliye’deki odasında katlettirdi…

CHP hesabına ne oldu peki? Ne olacak, Kemalist CHP, bu defa da alenen Selim Kiraz’ın değil, onu vuran alçakların hukukunu savunmak için gard aldı…

Tabi bu katliam, eşey döllenmeyle zuhura gelmedi. Silahı getireni, eylem için inisiyatif sağlayanı, şusu busu, polis tarafından tespit edildi ve toparlanıp içeriye tıkıldılar.

CHP hesabına ne oldu peki? Ne olacak, Kemalist CHP, hukuk adamı Kiraz’ın katlini, elleri cebinde ıslık çalarak izledi ve bu defa da DHKP-C’liler lehine hukuksuzluktan dem vurmaya başladı…

İşte bu davalar sürerken, içeri tıkılan DHKP-C üyeleri, örgütün aşina olduğu bir eylem tarzına başvurdular ve ölüm orucu başlattılar.

CHP hesabına ne oldu peki? Ne olacak, Kemalist CHP, gene DHKP-C’ye borazanlık etti, öttü de öttü…

İkisi Grup Yorum üyesi, üç DHKP-C’liden ikisi ölüm orucundayken öldü. Sonuncusu İbrahim Gökçek ise ölüm orucunu bıraktı ama ölüm onu bırakmayınca, birkaç gün sonra o da, Cem Evi önünün, kırmızılar içindeki pörtlek gözlüsü olmak için nalları dikti… Ama nalları asıl diken, ölümünün sancağını dikmek için değil de, devleti çitmelemek için gene Kemalist CHP oldu…

Şimdi soralım:

-Devrimci DHKP-C, mecali yeter de devirmek emeline bir gün ererse eğer, yerleşik rejim Kemalizm’i devirmeyecek mi?

Normalde devirmesi icap eder… Ama işte normal olmayan bir şey var…

Bu normal olmayan şeyi görmek için evvela, Cem Evi’nin önüne, DHKP-C’nin, cehennemi görmüş de, fır dönmüş gözlü ölülerine bakın…

Sonra da, DHKP-C’nin, Cem Evi önünden her ölü kaldırışında, Cem Evi’ni siper alarak polise taş atan kırmızı bandanalı dirilerine bakın…

Meseleyi idrak edebilirseniz eğer, onların ölü ve dirilerinde, normalde zıt taraflarda olması gereken Kemalist CHP, DHKP-C ve Alevilik’in, aynı safta birleştirildiğini ve Müslüman Anadolu’yu vuracak namluda “Gez-Göz-Arpacık” gibi hep birlikte teslis kılınmaya çalışıldığını da göreceksiniz…

Ve Kemalist CHP’yi, başrolde ve daima DHKP-C ve Alevilerin hamisi rolünde, kendisinde İslam’dan iğreni bulduğu her mideyi daha da kaldırmaya ve Müslümanların üzerine kusturmak derdinde bulacaksınız…

Bir video gördüm; kırmızı çarşaflı tabutun, pörtlek gözlerini göğe diken en son ki sakini İbrahim Gökçek, dinlediğim bir konuşmasında “Anadolu çok zalim gördü!” deyip, ardından sadece iki isim sayıyor: Pir Sultan Abdal’ı asan Hızır Paşa ve bir de, Celali isyanlarını bastıran Kuyucu Murat Paşa...

İkisinin de ortak noktasını biliyorsunuz…

Ama şu an biz, onların değil, Kemalist CHP, DHKP-C ve Aleviliğin, bütün tezatlarına rağmen nasıl da ortaklaştıklarıyla ilgiliyiz… Uzatmanın da bir alemi yok, DHKP-C ölülerinin, çok uzaklardaki cehennemi yakın gösteren pörtlek gözlerinden ters bakınca, çok uzaktaymış gibi zannedildiği halde aslında çok yakında olan gerçeği heceleyelim:

Kemalist CHP, Alevileri arka bahçe gibi kullanamazsa, gün gelir, ön bahçede ifritlik yapmak mecalinden düşebilir. Kemalist CHP, DHKP-C gibi örgütleri canlı tutmazsa, belki bir gün, sokakları kendi istediği istikamete süremeyebilir… Aleviler, Kemalist CHP’yi ayakta tutmazlarsa, muhakkak istikbalde, Laik Türkiye’de kazandıkları haklardan masun ve mahrum kalırlar. Aleviler, DHKP-C’yi desteklemezlerse, ihtimaldir ki, namlarına zaman zaman eylem yapan bu örgüt vesilesiyle, daha fazla itibar görme durumları sekteye uğrayabilir. DHKP-C, Kemalist CHP’ye duhul etmezse, bir sokak mafyası çapında kalabilir, sesini hoparlöre, gücünü motora bağlayıcı bu imkânından olabilir. DHKP-C, Alevilerle özdeş kılınmak niyetini tahakkuk ettiremezse, gerçekleştireceğini düşündüğü devrimi tabansız, mesnetsiz bırakabilir…

İşte o bunu yapmazsa şundan mahrum kalır, bu şunu yapmazsa ondan mahrum kalır diye diye uzatabileceğimiz bütün çapraz ilişki ve ihtimal trafiklerinin ortasında bir kavşak vardır ki; bütün bu yavşakların en bariz ortak noktası da o kavşağa düşmanlıkta, nihai hedefleri de Anadolu caddesinden onun hepten izalesidir.

Celali ayaklanmalarından Gezi Parkı olaylarına denedikleri, denemeye devam ettikleri de zaten bu idi.

Anadolu denilince ne anlaşılması gerektiğini biliyorsanız, o kavşak üstündeki tabelada, nurdan yaldızlarla İSLAM yazdığını da zaten biliyorsunuzdur…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi