Bu sayfayı yazdır

Kadem, Madem...

Yazan: 02 Haziran 2019 3160

Hadis ve Sünnet literatürüne adeta etleri seçilip yenilen ve gayrısı çöpe dökülen bir yemek gibi yaklaşan ve Ak Parti’nin yıkıcı Amazon birlikleri mesabesinde bulunan Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), geçtiğimiz günlerde afişleştirerek bir Hadis paylaşmış… Afişteki haliyle Hadis şöyle:

“Peygamberimiz, gece ibadetine kalkacağı zaman eşi Hz. Aişe’ye ‘Ey Aişe! Müsaade eder misin Rabbime ibadet edeyim?’ derdi…” (Müslim-Salat 222/ Tirmizi- Savm 39)

KADEM’in, muradını kestiremediği Hadisi kestirme yoldan, hem de kaynağını yanlış yazarak ve kadıncı ideolojileri uğrunda kullanmaya yeltenmesine şaşıracak değiliz. Zira KADEM’in, kadın merkezli ama kırık şavtlı bu kadıncılık hassası, her sergilendiğinde orta yere bilgisizlikten kaynaklı cehalet, irfansızlıktan kaynaklı hamakat ve fikirsizlikten kaynaklı şecaat yığınları tepeleştirip durur. Bir kere “Müslim-Salat 222”deki Hadis, yazdıkları gibi değil şöyledir ve Allah Resulü’nün, gece namazı için Hz. Aişe’den izin aldığına değil, almadığına delalet etmektedir:

“Bir gece Allah Resulü’nü yatakta bulamadım. Onu el yordamıyla aramaya başladım. O sırada elim ayaklarının tabanına değdi. Ayaklarını dikmiş vaziyette secde halindeydi ve ‘ Allah’ım! Gazabından rızana, cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana tüm övgüleri saysam gene de bitiremem. Sen kendini nasıl övdüysen, öylesin!’ diye dua ediyordu…” (Müslim-Salât 222)

Afişteki “Tirmizi-Savm 39”da ise Şaban gecesine dair ve mevzu ile alakasız bir Hadis var. Oysa KADEM’in afişe taşıdığı rivayet, İbn-i Kesir tefsirinde geçmektedir ve eşlerinin evlerinde sıra ile kalan Allah Resulü’nün, salt namaz kılmak için değil, sıranın kendisinde olduğu Hz. Aişe’den o geceyi ibadete tahsis etmek için nezaketen izin aldığını kaydetmektedir. Hem zaten teheccüd namazı Allah Resulü’ne, Peygamberliğinin hemen başında gelen Müzzemmil Süresi’nin ilk ayetleriyle farz kılınmıştır. Yani bu da, Hz. Aişe’den istenen müsaadenin izne değil, nezakete matuf olduğunun ispatıdır. Hani akşam namazı vakti geçecek olur, birlikte oturduğunuz adama “Müsaden ile namaz kılıp geleyim…” dersiniz ama durup ondan müsaade çıkmasını beklemezsiniz. Böyle…

Hal böyleyken; çıkmamış can gibi kendisinden tam sıyrılınamamış dindarlık ve kadın-kadıncılık mevzuunda tam kucaklanmış Brüksel normları arasında kalan ve “iki ara-bir deredelik” durumundan boy boy saçma sapanlık türeten KADEM, İslam ilim ve irfan tabağına sadece tadını beğendiği etleri yemek için yaklaşır ve bundan gayrısına da yüz ekşitir. Madem KADEM kadıncılık ideolojisini Hadisler üzerinden kasıyor, misal Buharî ve Müslim’de geçen şu Hadise ne sebeple yüz ekşittiğini de söylemelidir:

“Bir bayram namazında Allah Resulü, kadınlar tarafına geçerek şöyle hitap eder:

-Ey kadınlar cemaati! Sadaka verin, çok istiğfar edin! Zira ben sizin cehennemde çoğunluğu teşkil ettiğini gördüm!

Dinleyenlerden bir kadın bunun sebebini sordu ve Allah Resulü’nden şu cevabı aldı:

-Ağzınızdan kötü söz çıkıyor ve kocalarınıza karşı nankörlük ediyorsunuz. Aklı ve dini eksik olanlar arasında akıl sahibi erkeklere galebe çalan sizden başkasını görmedim!

Kadın tekrar sordu:

-Ey Allah’ın Resulü! Aklı ve dini eksik olmak ne demek?

Allah Resulü cevap verdiler:

-Akıl noksanlığı, iki kadının şahitliğinin bir erkeğinkine denk olmasını ifade eder. Din eksikliği ise kadınların (hayz dönemlerinde) günlerce namaz kılamamaları ve oruç tutamamalarını ifade eder…”

Evet söyleyin, yüz ekşitmeniz neden? Hadis literatürü için “Buhari ve Müslim’in ikisinde birden bulunmak-Müttefikün aleyh olmak” gibi en sağlam bir rütbeyle rivayet edilen bu Hadis’e, onun Hadis olduğuna inanmadığınız için mi, yoksa bu Hadisin devrinin geçtiğini düşündüğünüz için mi yüz ekşitiyorsunuz? Ya da böyle bir anda gözleriniz, akla göre Hadislerin ayıklanması gerektiğini düşünenleri mi arıyor? Akla göre Hadis ayıklamak ama kimin aklına göre? Mor Çatı’nın mı, Kadem’in mi, benim mi, senin mi, onun mu, öbürünün mü? İslam ve her biri ihtisas isteyen İslamî ilimleri, nefs ve her biri hercaî bir gönülden başka şey istemeyen nefsanî düşüncelerle keyfe keder kullanmak ve bunu yaparken de tam dinsiz MOR ÇATI’ya nazaran dindar kalmaya devam etmek… Yapmayın ablalar, eli âlemi memnun edeceksiniz diye bizleri üzmeyin, kızdırmayın, bunca küfür-kâfir piyasada parmak sallarken kendinizle uğraştırmayın… Ya da bizi boş verin, Allah ve Resulü’nü gücendirecek işlerin içinde, düşüncelerin üstünde durmayın…