Ayasofya'da Bale

Yazan: 02 Şubat 2019 2741

Alarko Holding’in sahibinin kızı Leyla Alaton geçtiğimiz günlerde bir grupla birlikte ziyaret saatleri dışında (nasıl ve neye göre izin aldılarsa) Ayasofya Camii’ne gidiyorlar… Ziyaret esnasında bir bayan Ayasofya Camii’nin ortasına gelip bir bale figürü yapıyor… Gruptakiler de bunu fotoğraflıyor… Leyla Alaton da bu fotoğrafı sosyal medya hesabından “Müzede bir gece…” diyerek paylaşıyor…  Ayasofya hususunda çok hassas olan Müslümanlar da haklı olarak mealen “Orası bale salonu değil, camidir! Bu yüzden Leyla Alaton’dan ve o gruba ziyaret saati dışında Ayasofya’yı ziyaret izni veren yetkililerden bunun hesabı sorulmalıdır!” diyerek bu duruma tepki gösteriyor. Hatta Müslümanların bu tepkisi hadisenin yaşandığı o günlerde Twitter’da gündem oluyor ve haliyle kamuoyu da bir süre bu hadiseyi konuşuyor. O günlerde bu hadise konuşulurken, Ayasofya Camii’nin, Fatih Sultan Mehmet’in şahsında İslam’dan ve Müslümanlardan intikam alır gibi aslî hüviyetinden koparılarak müzeye çevrilmesinden en az bir Yunanlı kadar mutlu olan içimizdeki Yunanlılardan da Leyla Alaton’un hareketini tasvip babında koro halinde mealen şöyle bir ses yükseldi:

fikrel yakin ayasofyada bale

“Ayasofya müzesinde yaşanan hadise sonrası Leyla Alaton ve arkadaşları hakkında linç girişiminde bulunan yobazları şiddetle kınıyoruz. Nihayetinde orası camii değil bir müzedir. Bir müzede böyle bir hareketin yapılması da gayet normaldir. Bundan rahatsız olanlara da tepki göstermek değil bu durumu kabul etmek düşer…”

Yaratıldığı günden beri dünya, hadiseleri böyle oldu bittiye getirip aslî bağlamından kopararak hakikat cellatlığı yapan bir zümreye şahitlik etmiş midir diye düşünmeden edemiyoruz… Ve hadiseleri kaba mantık kurallarına göre işletip duygusal ve manevi şartların hiçbirini göz önünde bulundurmayan bu goriller ordusuna, cevaplamaları için şöyle bir soru yöneltiyoruz:

“Şöyle bir kanun çıksaydı eğer; aklen, kalben ve vicdanen bu kanundan mutmain olur muydunuz?

-Güneş, bundan sonra ‘Kara Delik’tir. Bu kanunun yürürlüğe girdiği andan itibaren artık herkes ‘Güneş’e ‘Kara Delik’ diyecektir ve bütün vatandaşlarımız böyle inanmaya başlayacaktır. Aksini düşünenler, Anayasa’nın filan maddesine göre filan yıl hapis cezasına çarptırılıp…”

Ya da şöyle bir kanun maddesi çıkarılsaydı, bahse konu içimizdeki Yunanlılar ne derlerdi acep?

“Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Mustafa Kemal değil Şeyh Sait’tir!”

Böyle bir iddia mezkur grup için ne kadar abesse, Ayasofya’nın cami değil de müze olduğu iddiası da bizim için o kadar abestir!

Yanlış anlaşılmasın diye şunu peşinen söyleyelim. Bizim burada dile getirmeye çalıştığımız şey, kanun düşmanlığı yapmak değil, mücerret kanun ve adalet müessesesinin tesis edilmesinde dikkat edilmesi gereken toplum ve fert hassasiyetleridir. Bu da fikir ve düşünce hürriyetinin garantisi altındadır. Bu hassasiyetin gözetilmediği devletlerde hakiki bir millet-devlet kaynaşmasından söz edilemez. Tarih ambarı bunun acı örnekleriyle doludur.  Bunun için, Ayasofya’nın kağıt üstünde müzeye çevrilmesinin de Müslümanlar nezdinde aklen, kalben ve vicdanen hiçbir kabul edilebilirliği yoktur. Cins Arap atları alınlarına “katır” yazılmakla nasıl atlıklarından bir şey kaybetmezlerse, duvarına asılan müze tabelasıyla da Ayasofya, camiliğinden hiçbir şey kaybetmez! Allah aşkına, geçmişte bu ülkede “Allah’tan ve ahlaktan bahsetmek yasaktır!” diye resmi tamimnameler yayımlanmış da Müslüman Anadolu insanı arasında bu zırvalığın bir karşılığı olmuş mu? Yarın öbür gün de “Allah yoktur!” diye bir kanun çıksa (Allah muhafaza) Allah gerçekten yok mu (Haşa) olacak?

Tam altı asırdır Akşemseddin’lerin, Fatih’lerin, İbn-i Kemal’lerin, Yavuz’ların, Abdülhakim Arvasi’lerin,  Abdülhamid’lerin secde izlerini muhafaza eden ve hala Müslümanların kendisinde döktüğü gözyaşlarının buğusu tüten bir camiye, Müslümanların memleketinde müze muamelesi yapmak din, tarih ve kültür cinayetlerinin en büyüğü değil de nedir?

İki milyara yakın Müslümanın hâl lisanına tercüman olacak ifadeyi açıkça söylüyoruz:

“Ayasofya’yı müzeye çeviren kanunun kaldırılıp cami olarak tekrar faaliyete başlamasını sağlayacak kanun çalışması her ne ise bu işe iktidar tarafından derhal başlanılmalı ve çıkarılacak bu kanunla, küfrün Ayasofya üzerinden Müslümanlara salladığı parmak kökünden kırılmalıdır!”

Ayasofya semboldür. Anadolu’daki bütün Müslümanlar bedenen dışarıda hürdür belki ama ruhen Ayasofya’nın mahzenlerinde mahpustur! Ve hakiki kurtuluşumuz da ancak Ayasofya’ya asılan “Müze” tabelasının indirilip Ayasofya’nın aslî hüviyeti olan camiliğine kavuştuktan sonradır. Onu aslî hüviyetine kavuşturacak bütün meşru yolları denemek de bütün Müslümanların üzerine borçtur…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi