Hasretimiz, O'nun(SAV) Medeniyetine!

Yazan: 02 Aralık 2019 2538

Medeniyet; Allah Teala’nın gönderdiği peygamberler aracılığıyla beşeriyete ihsan etmiş olduğu yaşanmaya değer hayat fikrinin fertte ve cemiyette yerini alıp onda erimesi. Hz. Adem (as)' den Allah Resulü (sav)' ne kadar bütün peygamberler gönderildikleri topluma, Allah Resulü (sav) de topyekûn insanlığa medeniyeti yani toplumun ve ferdin, her alanda insana en lâyık olduğu yeri göstermişler ve bunun tohumlarını bizzat kendileri ekmişlerdir.

Allah Resulü (sav)' nün ektiği tohumlar sayesinde asırlar boyu mimaride, edebiyatta, sanatta, ilimde Müslümanlar en ileride olmuş, dünya her meselenin hakikatini onlarda aramış ve bulmuştur. Bu öyle bir tohum ki ondan ashab-ı kiram, tabiin, tebeut tabiin gelmiş ; müctehidler, büyük âlimler, Şah-ı Nakşibendler, Abdulkadir Geylaniler yetişmiş ve o feyzin himmetiyle Mimar Sinan gibi bir zâtlar İslam’ın zarafetini, letafetini hatırlatan eserler inşa etmiştir. Diğer peygamberler de gönderildikleri topluma Allah katında tek din olan İslam’ın vermiş olduğu ruhla medeniyeti getirmişlerdir. Günümüze geldiğimiz zaman artık bu tohumun vermiş olduğu aşktan, vecdden, sır idrakinden uzaklaştırılmış kaba softa ham yobaz insanlar artmış; yapılan her türlü ibadet, mimari, sanat, edebiyat içi boş, kışırdan ibaret bir hâle gelmiştir.    

Mesele; o tohumdan çıkan vecdi, aşkı, sır idrakini yeniden cemiyette yeşertmek ve kökü Allah Resulü'ne dayanan asıl hayata geçit bulmaktır. Bu asıl olan hayata geçit bulmak için cemiyete bir teklifte bulunmak gerekir. Bu teklif insana, insan olduğunun farkına varmasını ve nefsini kendi kendine muhasebeye çekmesini sağlayan rahmet habercisi bir şimşek gibi zihinlerde çakmalı ve o tohumu yeşertecek olan su hükmündeki şu soruları insana sordurmalıdır; “Ben kimim, neden yaşıyorum, dünyaya ne yapmak için geldim, öldükten sonra ne olacak?” Bu sorular Kuran-ı Kerim'e ve sünneti seniyyeye nispeten cevaplandırıldığı vakit insan, hayatın hakikatini anlamaya ve bu kaynaktan gelen bilginin insanı nasıl da yaşanmaya değer hayatın sahnesine atıverdiğini anlamaya başlar. Böylelikle fertte başlayan nefs muhasebesi edebiyatta, sanatta, mimaride, ilimde hasılı hayatın bütün alanlarında görülmeye başlar ve yapıda, şeklide, hâlde ki bu değişim halka halka insanlığa tesir eder. Böylelikle Allah Resulü'nün attığı o tohumlar cemiyette tekrar yetişmeye başlar ki bu da insanlığın mukadder oluşlar halinde Allah’a yol bulmasının binlerce kapısını aralar…

Her zerresine Allah ve Resülü’nün(s.a.v.) kokus sinmiş o cemiyete hasretiz…

Ey bu manayı bir heykel gibi cemiyetin orta yerine kaskatı dikecek olan kahraman!

Vaktin çok mu uzaktır…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi